GİRİŞ
Bir borcun kararlaştırıldığı şekilde ifası her zaman mümkün olmaz. Borçlunun borcu inkâr ettiği, müeccel borcu ifadan kaçınmaya hazırlandığı ve muaccel borcu ifadan kaçındığı durumlar pek çoktur. Bunu gören yasa koyucu, geçici hukukî koruma önlemleri adıyla, hukukî hak arama yollarının etkin ve anlamlı kılınmasına katkı sağlayan1 bir dizi hukukî araç üretmiştir. İhtiyatî haciz de bu araçlardan biridir.2
İhtiyatî haciz süreci, tasarruf ilkesi gereğince, genel hükümlere göre yetkili ve görevli mahkemeye yöneltilen bir taleple başlar. Mahkemenin ihtiyatî haciz kararı vermesi için alacaklının alacağın varlığını kesin olarak ispatlaması gerekmez. Alacağın varlığına dair yaklaşık ispat yeterlidir.3 Bu durum haczin önleyicilik amacına uygun, fakat menfaat dengesi ilkesine aykırıdır. Burada borçlu aleyhine bozulan denge, ihtiyatî haciz kararının ayakta kalmasını koşullandıran birtakım işlemlerle yeniden kurulmaya çalışılır. Bu işlemler, sırasıyla; ihtiyatî haciz yargılaması, ihtiyatî haciz kararının icrası ve ihtiyatî haczi tamamlayan merasim adlarıyla bilinen süreçleri oluşturur. Alacaklı, ihtiyatî haciz kararını elde etmek ve bu kararı ayakta tutmak istiyorsa, yasanın buyurduğu iş ve işlemleri yapmakla yükümlüdür. Aksi takdirde, çoğu kez, mahkemenin bu konuda karar vermesine bile gerek kalmaksızın ihtiyatî haciz – kendiliğinden – ortadan kalkar.4
İHTİYATÎ HACİZ YARGILAMASI
İhtiyatî haciz bir dava değildir,5 bir taleptir. İhtiyatî hacizle ilgili kararlar, maddî anlamda kesin hüküm oluşturmaz.6 İhtiyatî haciz yargılamasında basit yargılama usulü uygulanır [HMK 316/1-c] ve ihtiyatî hacze dair işler adlî tatilde de görülür [HMK 103/1-a].
Talep
Tasarruf ilkesi gereğince, mahkemenin ihtiyatî hacze karar verebilmesi için alacaklının bu konuda talepte bulunması gerekir [HMK 24/1]. Alacaklı ihtiyatî haczi, dava açmadan önce isteyebildiği gibi,7 açılmış olan dava sırasında da talep edilebilir.
28/2/2018 günlü 7101 sayılı Yasa değişikliğinden önce, borçlu hakkında alacaklının talebi olmadan da ihtiyatî hacze karar verilebildiği istisnaî bir hâl8 bulunmaktaydı. “Konkordatonun tasdikini reddeden mahkeme, teminat aramaksızın borçlunun bütün kabili haciz mallarının ihtiyaten haczine karar ver”mekte idi [İİK e301]. Ancak değişiklikle bu durum yasadan çıkartılmıştır [bkz. İİK 308].9
Talep, mahkemeye dilekçeyle iletilir.10 Alacaklı, dilekçesinde borçlunun mallarına ihtiyatî haciz konulmasına karar verilmesini ister; dayandığı alacağı gösterir, – varsa – borç senedini de dilekçeye ekler.11 İhtiyatî haciz nedenlerinden hangisine ve niçin bu nedene dayanıldığı da dilekçede gösterilir.12
İhtiyaten haczedilecek mallar ve alacaklının göstereceği teminat dilekçede gösterilen tutara göre belirlendiğinden alacak tutarı dilekçede tam olarak belirtilmelidir. Belirsiz alacaklarda dilekçede – geçici olarak – gösterilen tutar esas alınır.13 Alacağın tutarı tam olarak belirlenmeden, belirsiz olan kesiti de kapsayacak şekilde ihtiyatî haciz kararı verilemez.14 Alacak tutarı yargılama sırasında tam olarak belirlendikten sonra, kalan alacak kesiti için ihtiyatî haciz ayrıca istenebilir.15
Görevli ve Yetkili Mahkeme
İhtiyatî hacizde yetki, – İİK 258/1’in doğrultusunda – İİK 50 hükmüyle düzenlenmektedir. Buna göre, “para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur”. Fakat 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, yerini HMK’ye bıraktığı için yetki konusunda HMK hükümlerine başvurulur. Şu hâlde, yetkili mahkeme, kural olarak, davalı gerçek veya tüzel kişinin ihtiyatî haczin talep edildiği tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir [HMK 6/1]. İhtiyatî haciz, dava dilekçesiyle birlikte veya dava sırasında isteniyorsa, yetkili, davaya bakan mahkemedir.16 Ayrıca ilama dayanan alacaklar için Türkiye’nin her yerindeki mahkemelerden ihtiyatî haciz istenebilir.17
Görevli mahkemenin belirlenmesinde de HMK hükümleri geçerlidir.18 HMK 2, “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalar”da asliye hukuk mahkemesini görevli kılmaktadır. Bu bakımdan alacağın tutarı ne olursa olsun ihtiyatî hacizde genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
Uygulamada, sulh hukuk mahkemelerinin görevine giren dava ve işlerde basit yargılama usulünün uygulanmasını ihtiyatî haczin aynı yargılama usulüne tabi olmasıyla bağdaştıran ve bu doğrultuda ihtiyatî haciz taleplerinin de sulh hukuk mahkemesine yöneltilmesi gerektiğini savunan yargısal kararlara denk gelinmektedir.19 Yargıtay böyle bir kararı, HMK 316/1-a hükmünden “sulh hukuk mahkemesinin basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde genel görevli mahkeme olduğu şeklinde bir anlam çıkarılamayacağından, Asliye Hukuk Mahkemesince, “görevsizlik nedeniyle ihtiyatî haciz isteminin reddine” karar verilemeyeceği” gerekçesiyle – haklı olarak – bozmuştur.20
Bundan başka, uyuşmazlığın niteliği itibarıyla başka mahkemenin görevli olduğu durumlarda, ihtiyatî haciz talebi de bu mahkemeye yöneltilir.21 Örneğin ticarî alacağa yönelik ihtiyatî haciz, asliye ticaret mahkemesinden talep edilir.
İç ilişkide tahkim koşulu bulunması hâlinde de ihtiyatî haciz yine bu mahkemelerden istenir. Hakem kurulu, ihtiyatî tedbirden veya delil tespitinden farklı olarak [HMK 414/1] ihtiyatî hacze karar veremez. İhtiyatî haczin tahkimle ilişkisi, tahkim koşulu varsa, genel hükümlere göre görevli ve yetkili mahkemeden ihtiyatî haciz kararı alındıktan sonra hakem kuruluna iki hafta içinde dava açılması zorunluluğundan ibarettir [HMK 426/2]. Bu yapılmazsa, yasanın açık hükmü gereği, ihtiyatî haciz kendiliğinden kalkar [HMK 426/2].
Karar
İhtiyatî haciz kararının verilmesi alacaklının, alacağın varlığı ve ihtiyatî haciz koşullarının oluştuğu konusunda mahkemede yeterli kanıyı oluşturmasına, bunun için de gerekli kanıtları mahkemeye sunmasına bağlıdır [İİK 258/1].22 İhtiyatî haciz yargısı sonunda verilen karar, maddî anlamda kesin hüküm oluşturmadığından alacaklının yaklaşık ispatı yeterlidir.23
Bununla birlikte alacak – HMK 200’e göre – senetle ispat edilmesi gereken alacaklardan ise alacaklı senet, sözleşme veya en azından delil başlangıcı olan bir belgeye dayanmalıdır.24
Bu şekilde alacağın varlığına, muaccel olduğuna ve rehinin bulunmadığına; alacak müeccelse bunlara ek olarak, borçlunun İİK 257/2’de sayılan eylemlerden birine girişmesi nedeniyle tehlikeye düştüğünü saptayan mahkeme ihtiyatî hacze karar verir. Bu koşulların varlığı hâlinde, mahkemenin ihtiyatî hacze karar verip vermemek konusunda takdir yetkisi yoktur.
Üstelik mahkeme bu kararı verirken alacaklının ihtiyatî haciz talep dilekçesinin bir örneğini borçluya tebliğ etmemiş ve borçluyu dinlememiş bile olabilir [İİK 258/2].25 Özellikle tebligat yapılması ve dinlenmesi için gerekli sürede borçlunun mallarını kaçırması olasılığı varsa, mahkemenin durumun ivediliği gözeterek borçluyu haberdar etmemesinde yarar vardır.26 Kaldı ki, uygulamada genellikle borçlu dinlenmeden – duruşma yapılmadan – ihtiyatî haciz kararı verilmektedir.27
Mahkeme ihtiyatî hacze dair kararında; alacaklının (ve temsilcisinin) ve borçlunun ad ve soyadları ile yerleşim yerlerini, haczin ne gibi belgelere dayandığını ve ne tutarda alacak için konulduğunu, nedenini, haczedilecek şeyleri28 ve alacaklının zararın tazminiyle yükümlü olduğu ile gösterilen teminatın nelerden ibaret bulunduğunu gösterir [İİK 260].29
Teminat
İhtiyatî haczin temeli, alacaklının kötü niyetli borçlu karşısında korunması düşüncesidir. Buna karşılık kötü niyetli olanın her zaman borçlu olduğu kabul edilemez. Alacaklı olduğunu ileri süren kimse de kötü niyetli olabilir. Gerçekte alacaklı olmayan bir kimse, yaklaşık ispatta bulunarak ihtiyatî haciz kararı elde edebilir. Bu durumda, borçlu haksız yere zarara uğratılmış olur.
İşte bu nedenle yasada, haksız çıkan alacaklının, borçlunun ve üçüncü kişilerin uğradıkları tüm zararları gidermekle yükümlü olduğu düzenlenmektedir [İİK 259/1 karş. HMK 399]. Bu giderimi güvence altına almak üzere, ihtiyatî hacze karar veren mahkeme, aynı zamanda alacaklıdan uygun bir teminat alınmasına da karar verir [İİK 259/1].30 Teminat, uygulamada genellikle alacağın yüzde onu ile yüzde on beşi arasında belirlenmektedir.31
Bununla birlikte teminat, kötüniyetli kimseye karşı alınan bir önlem olduğundan, ilâma dayanan alacaklıdan teminat istenmez [İİK 259/2]. İlâm niteliğinde belgeye dayanan alacaklıdan teminat isteyip istememekse mahkemenin takdirindedir [İİK 259/3].32
Burada önemli olan, teminatın alacaklı henüz ihtiyatî haciz talebinde bulunduğu sırada değil, lehine ihtiyatî hacze karar verilmesi hâlinde istenmesidir. Böylece, bir yandan borçluyu kötüniyetli kişilere karşı korumak mümkün olmakta öte yandan gerçek alacaklının hak arama özgürlüğü engellenmemektedir.33 Teminat, ihtiyatî haciz talebinde bulunmanın bir koşulu olsaydı, alacaklının hak arama özgürlüğü önemli ölçüde sınırlanmış olurdu.
Yasa Yolları
Mahkemenin ret ve kabul kararları için yasada ortak bir başvuru yolu öngörülmemiştir. Bu nedenle, ihtiyatî haciz talebinin reddi ile kabulü durumlarında yasa yollarının neler olduğu ayrı ayrı ele alınmalıdır.
İhtiyatî Haciz Talebinin Reddi Durumunda
Alacaklı, ihtiyatî haciz talebinin reddedilmesi durumunda istinaf yoluna başvurabilir [İİK 258/3].34 Bu başvuru, bölge adliye mahkemesince öncelikle incelenir [İİK 258/3]. Bölge adliye mahkemesinin bu konuda verdiği karar kesindir [İİK 258/3].35
İhtiyatî Haciz Talebinin Kabulü Durumunda
Borçlu, kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haciz kararına karşı kararı veren, karardan sonra esas hakkında dava açılmış ise bu davanın görüldüğü mahkemeye, itiraz edebilir.36 Bu itiraz; ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve alacaklının gösterdiği teminata yönelik olabilir [İİK 265/1].37 İtirazın süresi, borçlunun varlığında yapılan hacizlerde haczin tatbikinden, yokluğunda yapılan hacizlerde ise haciz tutanağının borçluya tebliğinden itibaren yedi gündür [İİK 265/1].38 İhtiyatî haciz kararı verilmeden önce dinlenen borçlu, karara itiraz edemez; tüm itirazlarını dinlendiği sırada yapmalıdır.39
İhtiyatî haciz kararı nedeniyle menfaati ihlâl edilen üçüncü kişi de ihtiyatî haczi öğrenmesinden itibaren yedi gün içinde itiraz edebilir. Ancak üçüncü kişinin itirazı, ihtiyatî haczin dayandığı sebepler ve alacaklının gösterdiği teminatla sınırlıdır [İİK 265/2]. Bu kişinin, borçludan farklı olarak, mahkemenin yetkisine itiraz hakkı yoktur.
İtiraz her iki durumda da dilekçeyle yapılır. İtiraz eden, dayandığı tüm belgeleri dilekçeyle birlikte mahkemeye sunar [İİK 265/3].40 Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı da mahkemeye çağırır; gelenleri dinledikten sonra, itirazı yerinde bulursa kararını değiştirir ya da kaldırır [İİK 265/3]. İki taraf da çağrıya rağmen duruşmaya gelmezse, incelemeyi evrak üzerinde yaparak karar verir [İİK 265/3].
Mahkemenin itiraz üzerine verdiği karara karşı istinaf yolu açıktır [İİK 265/4]. Ancak istinaf yoluna başvurulması, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz [İİK 265/4]. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler. Mahkemenin bu konudaki kararı kesindir [İİK 265/4].
SONUÇ
İhtiyatî haciz, alacaklının para alacağının ödenmesini, bu konuda dava açmadan veya takip yapmadan önce – veya bu sırada – temin eden bir geçici hukukî korumadır.
İhtiyatî haciz, kural olarak, rehinle temin edilmemiş muaccel para alacakları hakkında istenebilir. Alacaklı, genel hükümlere göre yetkili ve görevli mahkemeye ihtiyatî haciz istemiyle başvurduğunda, mahkeme, alacağın bu nitelikleri taşıyıp taşımadığıyla sınırlı olarak inceleme yapar. Koşulların oluştuğu kanısına varan mahkemenin ihtiyatî haciz kararı vermesi zorunludur, mahkemenin bu konuda takdir yetkisi yoktur.
Mahkeme ihtiyatî hacze karar verdiği takdirde, kararla birlikte, alacaklıdan uygun bir teminat göstermesini de ister. Öyle ki, çoğu kez borçlunun bilgisi bile olmadan yaklaşık ispatla ihtiyatî haciz kararı elde eden kimse gerçek alacaklı olmayabilir.
Borçlu, kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haciz kararına, mahkemenin yetkisine ve alacaklıdan istenen teminata itiraz edebilir.
Mahkeme, ihtiyatî haczin koşullarının oluşmadığını belirlemişse, bu kez, alacaklının istemini reddeder. Alacaklı, ret kararına karşı istinaf yoluna başvurabilir.