Av. Alptürk Kaya

İsteğe Bağlı (İhtiyarî) Dava Arkadaşlığı

Av. Alptürk KAYA

GİRİŞ

Tek dilekçeden daima tek dava doğmaz. Davacı, mahkemeye aynı dilekçeyle birden çok uyuşmazlığı çözme görevini yükleyebilir. Bu görevin sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesi için uyuşmazlığın konu, neden ve taraf öğelerindeki farklılıklar belirlenmelidir. Bu öğelerde çokluk bulunmasına davaların yığılması adı verilir.1 Davaların yığılması, geniş anlamda davaların birleştirilmesi kapsamında değerlendirilir.2

Birden fazla davanın tek bir yargılama içinde yürütülmesinin dava konusu istemlerin birden fazla olmasından kaynaklandığı durumlara objektif dava birleşmesi denir.3 Başka bir deyişle, davacının davalıya karşı birden çok istemini şeklen tek davada birleştirmesi, objektif dava birleşmesidir.4 Bunun başlıca koşulu, istemlerin tümünün aynı yargı türünde yer alması ve bunların tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunmasıdır [HMK 110]. Bunun yanı sıra davalar tarafların çokluğu ile de yığılabilir. Bu hâllerde aynı tarafta yer alanlara dava arkadaşı, davaların bu şekilde yığılmasına ise sübjektif dava yığılması denir. Dava arkadaşlığı davacılar arasında ise etkin (aktif) dava arkadaşlığı; davalılar arasında ise edilgen (pasif) dava arkadaşlığı olarak nitelendirilir.5

Tarafların davadaki arkadaşlığı ihtiyarî olabileceği gibi mecburî de olabilir. Bunun ayrımı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda 57-60’ıncı maddelerde yapılmıştır. Bu incelemenin konusunu da yasal dava arkadaşlığı türlerinden ihtiyarî (seçimlik) dava arkadaşlığı [HMK 57-58] oluşturmaktadır. Mecburî dava arkadaşlığı [HMK 59-60] ise çalışmanın kapsamı dışında tutulmuştur.

İHTİYARÎ (SEÇİMLİK) DAVA ARKADAŞLIĞI

Kavram

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57’nci maddesinde sayılı koşulların varlığı durumunda, birden çok kimsenin davacı tarafta veya davacının isteğine bağlı olarak yine birden çok kimsenin davalı tarafta birlikte yer almasına ihtiyarî (seçimlik) dava arkadaşlığı denir.6

İhtiyarî dava arkadaşlığının kaynağı, Alman (Neuchâtel Kantonu) Usul Kanunu’dur.7 Mecburî dava arkadaşlığı hâlleri dışında, dava arkadaşlığı ihtiyarîdir.8 Birlikte dava açma hakkına sahip olanların davalarını birlikte açması zorunlu olmadığı gibi, bunlara karşı davanın da mutlaka birlikte açılması gerekmez.9 Zorunlu dava arkadaşlığının tersine ihtiyarî dava arkadaşlığında, tarafların tümüne birden eyleme geçilmesi konusunda yasal bir emredici hüküm bulunmamaktadır.10

Sübjektif dava arkadaşlığının bir türü olan ihtiyarî dava arkadaşlığı, yasaya bu adla 6100 sayılı HMK ile girmiştir. Bundan önce yürürlükte olan ve 2011’de yürürlükten kalkan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ihtiyarî – mecburî dava arkadaşlığı ayrımı yapılmamış, dava arkadaşlığı kavramına yer verilmemişti. Konu, HUMK 43’te “Tarafların Taaddüdü” (Tarafların Çokluğu) başlığı altında düzenlenmişti. HMK 57’deki düzenleme ise, – hükümet gerekçesinde de dile getirildiği üzere – “1086 sayılı Kanundaki 43 üncü maddedeki ifadelerin günümüz Türkçesine uyarlanmış hâlini ifade etmektedir”.11

Amaç

İhtiyarî dava arkadaşlığı, usul ekonomisine katkı sağlama12 ve mahkeme kararları arasındaki çelişkileri önleme amacından doğmuştur.13 Davaların birlikte görülmesi, dava sürecinin – birlikte görülen davalarda özellikle tahkikat aşamasının birleştirilmesi ile – önemli ölçüde kısalmasını; zaman, emek ve masraftan tasarrufu sağlamaktadır.14

Uyuşmazlıkların tek mahkemede birlikte çözülmesi, mahkemelerin çelişik hükümler vermesinin de önüne geçer.15 Birlikte görülen davalarda mahkeme uyuşmazlığı bütünsel değerlendirme olanağına kavuşur. Bu ise, tersi durumda ayırdına varılması güç birçok eksikliğin giderilmesine ve yargılamanın sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılmasına katkıda bulunur. Bunun yanında, ihtiyarî dava arkadaşlığının – özellikle HMK 57/1-c’de geçen “veya birbirine benzer olması” ibaresi nedeniyle açılan davalardan doğan iş yükü nedeniyle – umulduğu gibi yarar sağlamadığını savunan bir görüş de mevcuttur. Bu konuda, Ankara 19’uncu İş Mahkemesi’nin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı itiraz başvurusu16 dikkat çekmektedir.

Yerel mahkeme başvurusunda özetle; HMK 57’de ihtiyarî dava arkadaşlarının birlikte dava açabilecekleri öngörülmüş ise de bunun makul sayıda olması gerektiğini; iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak, HMK 57’de tanınan hak kötüye kullanılmak suretiyle bir dava dilekçesi ile 300-400 kişilik davacıyla ilgili dava açılmasının hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmadığını; bunun yargı üyelerinin iş yükünün fazlasıyla artmasına neden olduğunu; ihtiyarî dava arkadaşlığının davaların daha çabuk ve en az giderle sonuçlanması ve çelişkili hükümler verilmesinin önüne geçilmesi bakımından usul ekonomisine uygun olmasına karşın çok sayıda ihtiyarî dava arkadaşının birlikte dava açmasının yargılamanın sağlıklı şekilde yürütülmesini engellediğini ve araştırmanın ve incelemenin yetersizliğine sebebiyet verdiğini, bu nedenle HMK 57/1-c’de yer alan “veya birbirine benzer” deyiminin anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş, anılan hükmün iptaline karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Nitelik

İhtiyarî dava arkadaşlığında dava arkadaşı sayısınca dava vardır.17 Birlikte görülse bile ihtiyarî dava arkadaşlarının davaları birbirinden “bağımsız”dır [HMK 58].18 Dava arkadaşlarından her biri, ötekinden bağımsız hareket eder; sav ve savunmasını onlardan bağımsız olarak yapar.19 Bir dava arkadaşının savunması – örneğin öne sürdüğü zamanaşımı def’î – yalnızca kendisi bakımından hüküm ifade eder.20 Bu nedenle sonucundan yararlanmak isteyen her dava arkadaşı bunu bizzat ileri sürmelidir.21 Fakat ihtiyarî dava arkadaşlarından birinin ileri sürdüğü itiraz nedeninden, örneğin ödeme itirazından, bunu bizzat ileri sürmeyen diğer dava arkadaşları da yaralanır.22 Çünkü mahkeme, dava dosyasından anlaşılan itiraz sebeplerini kendiliğinden göz önünde bulundurur.23

Bir dava arkadaşının ikrar, kabul, sulh, feragat ve yemin gibi işlemleri yalnızca kendisi bakımından ve davanın kendisine ilişkin bölümü üzerinde geçerlidir; öteki dava arkadaşlarını etkilemez.24

Dava şartları ve ilk itirazlar ayrı ayrı incelenir;25 her bir dava arkadaşı ilk itirazlarını yalnız başına yapar.26 Yargı yolu, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, vekâlet ehliyeti ve benzeri koşullar da dava arkadaşlarının her biri için ayrıca değerlendirilir.27 Dava şartı yönüyle eksiklik barından dava usulden reddedilir, öteki dava arkadaşlarının davasına devam edilir.28

Dava arkadaşlarının süreler, sürelerin kesilmesi ya da durmasına ilişkin hukukî durumları da birbirinden bağımsızdır. Tebliğ süreleri, zamanaşımı süresi ve hak düşürücü süreler her bir dava arkadaşına karşı ayrı ayrı işler, dava arkadaşlarının işlemleriyle ayrı ayrı kesilir ya da ayrı ayrı durur. Örneğin dava dilekçesinin tebellüğünden başlayan cevap dilekçesi verme süresi, bunların her biri için ayrı ayrı işler. İhtiyarî dava arkadaşı davalılar A ile B’ye dava dilekçesi, sırayla, 5/11/2018 ve 12/11/2018’de tebliğ edilmişse, A’nın cevap süresi 19/11/2018’de, B’nin cevap süresi ise 26/11/2018’de biter.

İhtiyarî dava arkadaşları farklı kimseleri vekil atayabilir.29 Vekilin işlemleri, yalnızca vekalet veren dava arkadaşının durumunu etkiler.

İhtiyarî dava arkadaşlığında davalar birlikte görülse de özünde bunların her biri farklı davadır. Bir kez, bu davaların konusu veya nedeni aynı bile olsa tarafları başkadır. Bu bakımdan dava arkadaşları birbirlerinin davasında taraf konumunda bulunmaz. Her biri ötekilerin davasında üçüncü kişi konumundadır.30 Dolayısıyla üçüncü kişilerin yapabildiği tüm işlemleri dava arkadaşları da birbirlerinin davasında yapabilir; tanık olabilir, fer’î müdahale talep edebilir…31

İhtiyarî Dava Arkadaşlığının Mümkün Olduğu Durumlar

İhtiyarî dava arkadaşlığının söz konusu olabilmesi için davalar arasında belli ölçüde bağlantının bulunması gerekir. Nitekim davaların birleştirilmesine ilişkin düzenlemeler, bağlantı varsayımına dayanmaktadır.32 Bu bağlantı, mecburî dava arkadaşlığı ölçüsünde sıkı değildir.33 Yoksa davalar arasında sıkı bağlantının varlığı, o davalardaki arkadaşlığın ihtiyarî değil, zorunlu olmasını gerektirir. Oysa burada bağlantı, dava arkadaşlığını zorunlu kılmayan ölçüdedir.

İhtiyarî dava arkadaşlığının mümkün olduğu durumlar yasada tek tek sayılmıştır. Buna göre ihtiyarî dava arkadaşlığı, yalnızca HMK 57/1’in üç bendinde sayılı şu durumlarda olanaklıdır:

  • Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun elbirliği ile mülkiyetten başka bir nedenle ortak olması [HMK 57/1-a],
  • Dava arkadaşı olacak birden çok kişinin yararına ortak bir işlemle bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri [HMK 57/1-b],
  • Davaların temelini oluşturan olguların ve hukukî nedenlerin aynı veya birbirine benzer olması [HMK 57/1-c].

Bu üç bentteki durumlar dışında ihtiyarî dava arkadaşlığı kurulamaz.33 Koşulları oluşmadığı hâlde dava arkadaşlığı biçiminde açılan davalar mahkemece ayrılır [HMK 167]. Buna karşılık, ihtiyarî dava arkadaşlığının koşulları olduğu hâlde davalar ayrı ayrı açılmışsa, mahkeme, davaların birleştirilmesine ya da ayrı ayrı görülmesine karar verebilir [HMK 166].34

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda üç bentte düzenlenen ihtiyarî dava arkadaşlığı, HUMK’de iki bent hâlinde düzenlenmişti. Bunlardan 43/1 hükmü, “müddeiler veya müddeaaleyhler arasında müddeabih olan hak veya borcun iştirak halinde bulunması veyahut müşterek bir muamele ile hepsinin lehine bir hak taahhüt edilmiş olması veya kendilerinin bu suretle taahhüt altına girmeleri” ifadesini içermekte idi. HMK’de bu düzenlemeye ilişkin yalınlaştırma ve iki bende ayırma dışında pek değişiklik yapılmamıştır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirgin şekilde değişen hüküm, HUMK 43/2’dir. Söz konusu madde, ihtiyarî dava arkadaşlığının kurulabilmesini, “davanın, [davalı veya davacı dava arkadaşlarının] her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi” koşuluna bağlamıştı. Bu durum, öğretide bir dizi tartışmaya neden olmuştu. Özellikle birlikte açılan davaların aynı vakıalara ve fakat farklı hukukî sebeplere dayandığı hâllerde ne yapılması gerektiği tartışmalı idi.

Yargıtay, hükmü dar yorumlamış, hukukî sebeplerin farklı olması hâlinde ihtiyarî dava arkadaşlığını olanaklı bulmamıştır.35 Buna karşılık öğreti, davaların aynı vakıalara fakat farklı hukukî sebeplere dayandığı hâllerde dahi ihtiyarî dava arkadaşlığının kurulabilmesi gerektiğini savunmuştur.36

Sonuçta HMK ile HUMK’deki “aynı sebep” ifadesi terk edilip “davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması” [HMK 47/1-c] hükmü kabul edildikten sonra; HUMK döneminde öğreti ile Yargıtay arasında görüş ayrılığına neden olan bu tartışma da son bulmuştur.37 Şu durumda, vakıalar ve sebepler arasında benzerlik bulunması ihtiyarî dava arkadaşlığının kurulabilmesi için yeterlidir.

Söz konusu maddeye “davaların temelini oluşturan vakıaların” ifadesinin arkasına – HUMK’de bulunmayan – “ve hukuki sebeplerin” ibaresinin eklenmesi de ihtiyarî dava arkadaşlığının alanını genişleten ikinci değişikliktir. Ancak bu kez de “davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin” ifadesindeki “ve” bağlacı; uyuşmazlık konusu olayın vakıalarının farklı, hukukî sebeplerinin aynı olduğu ya da vakıalarının aynı, fakat hukukî sebeplerinin farklı olduğu durumları kapsamaması nedeniyle öğretide eleştirilmektedir.38 Gerçekten de “ve” bağlacı düzenlemeyle ulaşılmak istenen genişletici amaçla bağdaşmamaktadır. Bunun yerine “veya, yahut, ya da” bağlaçlarından birinin kullanılması daha uygun görünmektedir.39

Davacılar veya Davalılar Arasında Dava Konusu Olan Hak veya Borcun, Elbirliği ile Mülkiyet Dışındaki Bir Nedenle Ortak Olması

İhtiyarî dava arkadaşlığının söz konusu olabilmesi için davalar arasında belli ölçüde bağlantının bulunması gerekir. Nitekim davaların birleştirilmesine ilişkin düzenlemeler, bağlantı varsayımına dayanmaktadır.40 Bu bağlantı, mecburî dava arkadaşlığı ölçüsünde sıkı değildir.41 Yoksa davalar arasında sıkı bağlantının varlığı, o davalardaki arkadaşlığın ihtiyarî değil, zorunlu olmasını gerektirir. Oysa burada bağlantı, dava arkadaşlığını zorunlu kılmayan ölçüdedir.

Malikler önemli ölçüde yakın ilişki içerisinde bulunduğundan elbirliği ile mülkiyet hâli mecburî dava arkadaşlığını gerektirmektedir. Ancak elbirliği ile mülkiyet dışında, örneğin paylı mülkiyette, birden fazla malikin açtığı dava, ihtiyarî dava arkadaşlığı şeklindedir.42 Yine; müteselsil borçlulara karşı davalar ile müteselsil alacaklıların davaları ihtiyarî dava arkadaşlığı şeklinde açılabilir.

Müteselsil Borçlulara Karşı Davalar

Birden çok borçludan her birinin alacaklıya karşı borcun tümünden sorumlu olmayı bildirmesiyle veya bu sorumluluğun doğrudan yasada öngörülmesiyle doğan sorumluluk, müteselsil (birlikte) sorumluluktur [TBK 162]. Müteselsil sorumlulukta alacaklı, ifanın tümünü ya da bir kesitini dilerse borçluların hepsinden dilerse yalnız birinden ya da birkaçından isteyebilir [TBK 163/1]. İhtiyarî dava arkadaşlığı, müteselsil sorumluluğun yargılama hukukundaki görünümüdür.43 Müteselsil sorumlular ihtiyarî dava arkadaşı olarak birlikte dava edilebilirler.44 Örneğin haksız eylemin birden çok kişi tarafından işlenmesi durumunda sorumlulukları müteselsil olduğundan, bunlara karşı tazminat davası ihtiyarî dava arkadaşlığı biçiminde açılabilir.45

Müteselsil sorumluluk nedeniyle ihtiyarî dava arkadaşlığı biçiminde açılan bir davada, kural olarak, davaların ayrılmasına karar verilmemelidir. Ancak davaların ayrılmasını gerektiren özel bir durum varsa, ayırmadan sonra maddî hukuka göre müteselsil sorumlu olan her bir dava arkadaşı, biçimsel olarak da ayrı davaların tarafı olduğundan, bu kişinin öteki davalarda müteselsil sorumluluğuna karar verilemez.46

Miras ortaklığının bulunduğu sırada terekenin para borcundan47 dolayı davanın mirasçıların bir bölümüne ya da tümüne karşı ihtiyarî dava arkadaşlığı şeklinde açılması olanaklıdır.48 Nitekim Türk Medenî Kanunu 641/1’e göre, “mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar”.

Adî ortaklığın ortakları da ortaklığın para borçlarından müteselsil sorumludur.49 Bu konudaki davalar ihtiyarî dava arkadaşlığı biçiminde açılabilir.50

Müteselsil Alacaklıların Davaları

Alacaklılar arasında teselsül, borçlunun ifayı alacaklılardan yalnız birine yapmakla borcundan kurtulabildiği ve alacaklıların her birinin de tüm ifanın kendisine yapılmasını isteyebildiği durumlarda söz konusu olur.51

Alacaklılar ifayı dava yoluyla borçludan birlikte talep etmişse, bunlar arasında ihtiyarî dava arkadaşlığı kurulmuş olur.52

Ortak Bir İşlemle Davacıların veya Davalıların Hepsinin Yararına Bir Hak Doğmuş Olması veya Kendilerinin Bu Şekilde Yükümlülük Altına Girmeleri

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57/1-b maddesine göre, ortak işlemle yararlarına hak doğan kimselerle yine ortak işlemle hep birlikte yükümlülük altına girenler dava arkadaşı olabilirler. Bir sözleşmenin taraflarının birden fazla olması ile vasiyetnamede birden fazla kişi lehine vasiyette bulunulması hâlleri buna örnektir.

Burada önemli olan, borcun nitelikçe bölünebilir olmasıdır.53 Nitekim bölünemeyen borçlar, hiçbir şekilde ihtiyarî dava arkadaşlığının konusu olamaz.

Davaların Temelini Oluşturan Olguların ve Hukukî Nedenlerin Aynı veya Birbirine Benzer Olması

Temelini oluşturan olguların ve hukukî nedenlerin aynı veya birbirine benzer olduğu ve bu bakımdan ihtiyarî dava arkadaşlığı kurulabilen davalar şöylece örneklenebilir:

  • Anonim ortaklık genel kurul kararının iptali için pay sahiplerinin birlikte açtığı dava,54
  • Denetçiler, paydaşlar veya ortaklık alacaklılarının anonim ortaklık yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu için açtığı dava,55
  • Miras ortaklığının üyesi olan, TMK 642 uyarınca paylaşmayı isteyebilen mirasçıların birlikte açtığı dava,56
  • Annenin çocuklarına karşı birlikte açtığı nafaka davası,57
  • Anne ve çocuğun birlikte açtığı babalık davası,58
  • Ölümlü iş kazası nedeniyle mirasçıların birlikte açtığı maddî ve manevî tazminat davası,59
  • Lehine belli mal vasiyet edilen kişilerin veya mirasçıların birlikte açtığı vasiyetnamenin geçersizliği davası,60
  • Miras bırakanın taşınmaz mallarını sağlığında muvazaalı şekilde devrettiği savıyla mirasçıların açtığı tapu iptali davası,61
  • İşçilerin toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince alacak haklarının doğduğunu ileri sürerek aynı işverene karşı 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’na dayanarak açtıkları dava…62

İHTİYARÎ DAVA ARKADAŞLIĞININ SONUÇLARI

Usul Hukukuna İlişkin Sonuçlar

İhtiyarî dava arkadaşlığının düzenlenme amacı, yasanın gerekçesinde de belirtildiği üzere usul ekonomisi ilkesine katkı sağlanmasıdır. Bunun gereği olarak, ihtiyarî dava arkadaşlarının davalarında usulî işlemlerin bir bölümü birlikte yapılır. Buna karşılık, dava arkadaşlarının yaptığı işlemler, kural olarak, yalnızca kendi davalarında etkilidir.

Görevli Mahkeme

İhtiyarî dava arkadaşlığında gerçekte dava arkadaşlarının sayısı kadar ayrı dava bulunduğundan dava şartları da bunların her biri için ayrıca incelenir. Bu bağlamda mahkemenin görevi de dava arkadaşlarının her biri için ayrı değerlendirilir. Görev konusundaki karar, davaların her biri için ayrı ayrı verilir.

Davalar aynı mahkemenin görevine giriyorsa ihtiyarî dava arkadaşlığı şeklindeki dava o mahkemede açılır. Başka mahkemelerin görevine giren davalar söz konusu ise, dava, – uzmanlığı göz önünde tutularak – özel mahkemede görülür.63 Örneğin, içerdiği uyuşmazlıkların biri asliye ticaret öteki asliye hukuk mahkemesinin görevine giren ihtiyarî dava arkadaşlığı şeklindeki davaya asliye ticaret mahkemesinde bakılır.64

Yetkili Mahkeme

İhtiyarî dava arkadaşlığında yetki konusunda genel hükümler uygulanır. Bu bakımdan davanın, davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılması kuraldır [HMK 6].

Davalılar arasında ihtiyarî dava arkadaşlığının varlığında dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir [HMK 7/1].65 Fakat, “dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır” [HMK 7/1].

Davanın davalıyı sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, bu dava arkadaşı hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir [HMK 7/2].

Davanın Açılması

Birden fazla kişi ihtiyarî dava arkadaşı olarak davalarını birlikte düzenledikleri tek dava dilekçesi ile açar.66 Dilekçe HMK 119’a uygun düzenlenir ve dilekçenin altı mutlaka tüm dava arkadaşlarınca imzalanır.67

Türk usul hukukunda, kural olarak, dâhili davalı kurumu bulunmadığı için mahkeme, kararını ancak davada taraf olan kişiler hakkında verebilir. Bir kez dava açıldıktan sonra taraf değişikliği, HMK 124’teki iradî taraf değişikliği hâli saklı kalmak üzere, ıslah yoluyla bile, olanaklı değildir. Aynı doğrultuda, ihtiyarî dava arkadaşlığı şeklinde açılan davaya da sonradan dava arkadaşı – HMK 124’teki durumlar dışında – eklenemez.68 Kural, ayrı açılmış davaların ayrı görülmesidir.69 Kural bu olsa da mahkemenin davaların birleştirilmesine karar verme konusunda takdir yetkisinin bulunduğu göz ardı edilmemelidir.70 Bu bakımdan, başlangıçta ihtiyarî dava arkadaşlığı şeklinde açılmayan davaların HMK 166/1 uyarınca mahkeme kararıyla birleştirilmesi olanağı kalkmış değildir.71

Hüküm

Yargılama sonunda ihtiyarî dava arkadaşları hakkında şeklî anlamda tek hüküm verilir.72 Fakat dava arkadaşlarının durumu hükümde ayrı ayrı değerlendirilir.73 Dava arkadaşlarından birinin davası kabul edilirken bir başkasınınki reddedilebilir.74 Bu bakımdan teklik, yalnız biçimsel birliği ifade eder; esasında her dava arkadaşı için ayrı ayrı hüküm verilmektedir.75

Dava arkadaşlarından biri, davaya son veren taraf işlemiyle; feragat ve kabul gibi bir beyanla davası üzerinde tasarrufta bulunursa, mahkeme bu kimsenin davasını ayırır, onun hakkında tasarruf işlemi doğrultusunda hükmü ayrıca verir.76

Yasa Yollarına Başvurma

İhtiyarî dava arkadaşlarının her biri hükme karşı yasa yollarına bireysel olarak başvurur.77 Bu durum, ihtiyarî dava arkadaşlarının bağımsız hareket etmesinin doğal sonucudur.

Her bir dava arkadaşının yasa yollarına başvuru süresi, hükmü bizzat tebliğ aldığı günden başlar.78 Süresinde ve usulüne uygun başvuru sonucunda bölge adliye mahkemesinin veya Yargıtay’ın verdiği karar yalnızca yasa yoluna başvuran dava arkadaşı hakkında hüküm ifade eder.79 Yasa yoluna başvurmayan dava arkadaşları, hükmün yasa yolu incelemesine taşınmasından elde edilen sonuçtan yararlanamaz.80

Yargılama Giderleri

İhtiyarî dava arkadaşlarının haksızlığına karar veren mahkeme, dava arkadaşlarını yargılama giderlerini ve yasal vekâlet ücretini ödemeye mahkûm eder.81 Yargılama giderleri davadaki ilgilerine ve sorumluluk derecelerine göre dava arkadaşları arasında paylaştırılır. Uyuşmazlık konusunda sorumlulukları müteselsil ise, mahkeme, dava arkadaşlarını yargılama giderlerinden de müteselsil olarak sorumlu tutmalıdır.82

Dava, ihtiyarî dava arkadaşlarından bir bölümü lehine, bir bölümü aleyhine sonuçlanmışsa, dava arkadaşlarının her biri yalnızca kendi aleyhine sonuçlanan davanın (görünürde tek dava olduğu için uygulamada dava konusunun kendisini ilgilendiren kesitinin) yargılama giderinden sorumlu olur.83

Yargılama sonunda ihtiyarî dava arkadaşlarının haklılığına hükmedilmişse, bu kez yargılama giderine ve yasal vekâlet ücretine her bir dava arkadaşı yararına ayrı ayrı hükmedilir.84

Maddî Hukuka İlişkin Sonuçlar

İhtiyarî dava arkadaşlığının medenî usul hukukunda maddî hukuk açısından başlıca sonuçları; zamanaşımı süresinin kesilmesi, hak düşürücü sürenin korunması, davalıların temerrüde düşmesi ve iyiniyetin kötüniyete dönüşmesidir.

Zamanaşımının Kesilmesi

Zamanaşımı süresi, alacaklı, mahkemeye dava veya def’î yoluyla başvurduğu anda kesilir.85 Türk Borçlar Kanunu’nun 154/2’nci maddesinde, alacaklının “dava veya def’î yoluyla mahkemeye veya hakeme başvur”masının zamanaşımını kesen sebeplerden biri olduğu açıkça düzenlenmiştir [ayrıca bkz. TMK 714, 777/3]. Bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliği gerekmez.86 Nitekim dava, HMK’nin 118’inci maddesine göre dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır. TBK 154/2 de zamanaşımının kesilmesi için alacaklının mahkemeye başvurmasını yeterli görmektedir. Bu nedenle zamanaşımı, davanın açılmasıyla birlikte ihtiyarî dava arkadaşlarının tümüne karşı kesilir.87

Hak Düşürücü Sürenin Korunması

Dava hakkı hak düşürücü süreye bağlanmışsa, bu süre davanın açılmasıyla davacı ihtiyarî dava arkadaşlarının tümü bakımından korunmuş olur.88

Hak düşürücü sürenin niteliği zamanaşımından farklı olduğundan davanın açılması, sürenin kesilmesi değil, korunması sonucunu doğurur.89

Dava arkadaşı olabilen fakat bu hakkını kullanmayan kimse, diğer dava arkadaşının açtığı dava ile ortaya çıkan hak düşürücü sürenin korunması sonucundan yararlanamaz. Başka bir deyişle, davacı olmayan kimsenin dava hakkı, diğer dava arkadaşının dava açmasıyla korunmuş olmaz.90

Davalı Dava Arkadaşlarının Temerrüde Düşmesi

“Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer” [TBK 117/1]İhtar, alacaklının borçluya borcunu yerine getirmesi için yönelttiği irade beyanıdır ve bu irade beyanı hüküm ifade ettiği anda borçluyu temerrüde düşürür.91 Alacaklının borçluya karşı dava açması da borcun yerine getirilmesi istemini içeren bir beyan olduğundan ihtar niteliğindedir. Bu bağlamda, dava dilekçesinin davalı borçluya tebliği ihtar işlevi görür. Borçlu daha önce temerrüde düşmemişse dava dilekçesini tebellüğ etmekle temerrüde düşer.92

Bu bakımdan, davalı dava arkadaşlarının her biri, dava dilekçesini bizzat tebliğ aldığı anda temerrüde düşmüş olur. Tebliğ, tümüne aynı anda yapılmışsa, dava arkadaşları aynı anda temerrüde düşmüş olur.93

İhtiyarî dava arkadaşı olabilen fakat kendisine dava yöneltilmeyen kimse, diğerleri hakkında dava açılması ile temerrüde düşmez.94

İyiniyetin Kötüniyete Dönüşmesi

İyiniyet, dava dilekçesinin tebellüğ edilmesiyle kötüniyete dönüşür. İhtiyarî dava arkadaşlarının her birinin iyiniyeti de kendi tebellüğü ile kötüniyete dönüşmektedir.95 Buna bağlı olarak, yargılama sırasında, iyiniyetin kötüniyete dönüştüğü an dava arkadaşlarından her biri bakımından ayrı ayrı değerlendirilir. Nitekim maddî hukukun iyiniyete ve kötüniyete bağladığı sonuçlar çoğu kez birbirinden farklıdır.96

SONUÇ

Yasa koyucu, yargılamanın çabuk ve düzenli yürütülmesi ve tek seferde yapılabilen usul işlemlerinin gereksiz yinelenmesinin önüne geçilmesi amacıyla, usul ekonomisine uygun olarak, davaların ihtiyarî (seçimlik) olarak birlikte açılabilmesine belli koşullarda olanak tanımaktadır.

Sürece bütünsel bakıldığında, buna daha HUMK döneminde olanak tanındığı, ancak HMK ile bu olanağın kapsamının genişletildiği; özellikle HMK 47/1-c’ye eklenen “veya birbirine benzer” ibaresinin ihtiyarî dava arkadaşlığının uygulama alanını önemli ölçüde genişlettiği görülmektedir.

İhtiyarî dava arkadaşlığı ile alacaklıların müteselsil borçlularına, müteselsil alacaklıların da borçlularına birden çok davayı tek dilekçe ile açabilme olanağı bulunmaktadır. Üstelik HMK ile yapılan değişiklikle, temeli benzer olgulara ve hukuksal nedenlere dayanan uyuşmazlıklar da tek dilekçeyle açılabilir hâle gelmiştir.

Davaların ayrı görüldüğü durumlarda birçok kez yinelenen usul işlemleri, özellikle tahkikat, ihtiyarî dava arkadaşlığı kapsamında ortak yargılama sürecinde toplanmış, böylelikle davaların ilk duruma göre daha hızlı sonuçlanmasının önü açılmıştır.

İhtiyarî dava arkadaşlığı, sağladığı usulî yararların yanında; yargıya Anayasa’nın 141’inci maddesiyle yüklenen “davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması” ödeviyle koşut bulunmakta, seçimlik bir hukukî yol olması nedeniyle Anayasa’nın 36’ncı maddesindeki hak arama hürriyeti ile de çelişmemektedir.

Av. Alptürk KAYA
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 2017 yılında onur derecesiyle bitirmiştir. Ankara Barosu üyesi olup, 2018 yılından bu yana serbest avukatlık yapmaktadır.
Eklenme:
15/4/2020, 15:36
Son Düzenlenme:
15/4/2020, 17:23
Alptürk KAYA, İsteğe Bağlı (İhtiyarî) Dava Arkadaşlığı; http://alpturkkaya.av.tr/hukuk/ozel-hukuk/medeni-usul-hukuku/istege-bagli-ihtiyari-dava-arkadasligi/, [24/1/2023].
Yazılı içerik kaynak gösterilmek koşuluyla alıntılanabilir. Kaynak gösterilmeden yapılan alıntılar, 6098 sayılı Türk Borçlar Yasası’nın vekâletsiz iş görme hükümleri ile 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası’nın aşırmacılıkla ilgili hükümleri uyarınca maddî ve tüzel sorumluluk doğurur. Görsel içeriğin çoğaltılmasına, kullanılmasına veya kaynağı gösterilse bile alıntılanmasına onam verilmemektedir. Aykırı eylemler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca sorumluluğa neden olur.
  1. İsmail Ercan, Medeni Usul Hukuku, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2013, s. 164.
  2. İbrahim Ermenek, Medenî Usul Hukukunda Davaların Birleştirilmesi ve Ayrılması, Yetkin Yayınları, Ankara 2014, s. 24, 313.
  3. Uğur Bulut, Davaların Yığılması (Objektif Dava Birleşmesi), (dan. Muhammet Özekes), Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Anabilim Dalı, Doktora Tezi, İzmir 2016, s. 4.
  4. Objektif dava yığılmasını özellikli kılan, birleştirilerek açılan davaların davacının istemesi durumunda ayrı ayrı da açılabilmesidir.
  5. L. Şanal Görgün, Medenî Usûl Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 2014, s. 251.
  6. Görgün, s. 251.
  7. Güray Erdönmez, “HMK. m.57/1 Hükmü Çerçevesinde İhtiyari Dava Arkadaşlığının Mümkün Olduğu Haller”, Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez’e Armağan, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16, Özel Sa. 2014, s. 698; Ömer Ulukapı, Medeni Usul Hukukunda Dava Arkadaşlığı, (dan. Ramazan Arslan), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Ankara 1990, s. 181.
  8. Baki Kuru, Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Medenî Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 1995, s. 464.
  9. Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 464; Buse Dişel, İcra Hukukunda Takip Arkadaşlığı, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2014, s. 39.
  10. Mustafa Kılıçoğlu, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu El Şerhi, Legal Yayınları, İstanbul 2016, s. 437.
  11. TBMM, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/574), Dön. 23, Yas. Yılı 3, s. 26; https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss393.pdf, [26/11/2018].
  12. Burada katkı sözcüğünün seçilmesi bilinçlidir. Zira ihtiyarî dava arkadaşlığı, usul ekonomisi ilkesinin “gereğinin yerine getirilmesi” amacını taşımaz. Böyle olsaydı, dava arkadaşlığına olanak tanınan her durum mecburî dava arkadaşlığı biçiminde düzenlenir; ihtiyarî dava arkadaşlığına yasal varlık kazandırılmazdı. Çünkü bir gerekliliğin karşılanması tarafların istencine bırakılmaz. Gereklilik, zorundalıkla karşılanır.
  13. Görgün, s. 251; “İhtiyarî dava arkadaşlığının amaçları […] (usul ekonomisi, çelişkili kararı önlemek gibi)”, (TBMM, s. 26.)
  14. Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, Medenî Usûl Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 2009, s. 205; Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 464; Ulukapı, s. 173.
  15. Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 464; Ulukapı, s. 173.
  16. Anayasa Mahkemesi 23/12/2015 G., 37/119; http://kararlaryeni.anayasa.gov.tr/Karar/Content/c305e3b3-4715-4de5-bcd5-0175d51e4947?excludeGerekce=False&wordsOnly=False, [30/11/2018].
  17. Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 204; Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 464, 468; Görgün, s. 253.
  18. Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 204; Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 468; Ercan, s. 166; Kılıçoğlu, s. 441; Davalar birbirinden bağımsız olsa da tahkikat aşamaları ortaktır. (Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 470; Ercan, s. 167.)
  19. Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 469; Görgün, s. 253; Murat Şahin, Hande Çelik Şahin, “Toplu Hak Aramada Etkin Bir Yol Olarak Mukayeseli Hukukta ve Türk Hukukunda Sınıf Davaları”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. 72, Sa. 1, Yıl 2014, s. 400.
  20. Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 469; Görgün, s. 253; “…davalı vekili 1.4.1972 dilekçe ile zamanaşımı def’inde bulunmuştur. […] Davalılardan P ve H’nin zaman aşımına ilişkin bir defileri mevcut değil iken onlar hakkındaki davanın dahi zaman aşımından dolayı reddedilmesi bozmayı gerektirir.”, Yargıtay 2’nci HD 13/10/1972 G., 5370/5740. (Nihat İnal, Hukuk Yargılama Usulü Yasası, C. 1, Kartal Yayınevi, Ankara 2003, s. 600; Nazif Kaçak, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, C. 1, Seçkin Yayınları, Ankara 2008, s. 581-582.)
  21. “İhtiyari dava arkadaşlarının hepsi için ortak olan bir def’i (örneğin zamanaşımı defi) sadece bunu ileri sürmüş olan davalı taraf bakımından hüküm ifade eder. Şu haliyle açılan davada davalılardan sadece üçü zamanaşımı definde bulunduğu halde tüm davalılar yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddi yerinde değildir.”, Yargıtay 4’üncü HD 24/2/2004 G., 11479/2091; https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/4-hukuk-dairesi-e-2003-11479-k-2004-2091-t-24-02-2004, [2/12/2018]; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 221.
  22. Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 205; Ercan, s. 167; Görgün, s. 254.
  23. Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 469; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 205.
  24. Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 469; Görgün, s. 254.
  25. Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 204; Görgün, s. 253; Şahin/Şahin, s. 400.
  26. Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 469.
  27. Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 204.
  28. Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 204.
  29. Kılıçoğlu, s. 440; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 205.
  30. Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 205; Ercan, s. 166; Görgün, s. 253.
  31. Ercan, s. 167.
  32. Ermenek, s. 29.
  33. Ulukapı, s. 171.
  34. Yargıtay 21’inci HD 10/4/2008 G., 11111/5643; https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/1-hukuk-dairesi-e-2007-11111-k-2008-5643-t-10-04-2008, [2/12/2018]; Dişel, s. 39.
  1. Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 221.
  2. Erdönmez, s. 696-697.
  3. Erdönmez, s. 696-697.
  4. Erdönmez, s. 698.
  5. Abdurrahim Karslı, Evren Koç, Cengiz Serhat Konuralp, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda Problemli Konular, Alternatif Yayınları, İstanbul 2014, s. 40-41.
  6. Karslı/Koç/Konuralp, s. 41.
  7. Nihat İnal, s. 601; Ercan, s. 165; Görgün, s. 251.
  8. Gülümden Ürcan, “İş Davaları Bakımından Davadan Feragatin Müteselsil Sorumlu Dava Arkadaşlarına Etkileri”, Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez’e Armağan, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16, Özel Sayı 2014, s. 1565.
  9. Ercan, s. 165; Görgün, s. 254.
  10. Görgün, s. 254.
  11. Ermenek, s. 317.
  12. Görgün, s. 254; “Davanın konusu paradan başka bir şey ise, davanın bütün mirasçılara karşı açılması gerekir. Bunun sebebi ise, miras ortaklığında mirasçıların terekedeki mal ve haklar üzerinde elbirliği halinde hak sahibi olmaları ve tereke üzerinde ancak hep birlikte tasarruf edebilmeleridir (TMK. m. 640; ZGB Art.602). Bu durumda davalı mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı söz konusu olur.” (Gökçen Topuz, Seçkin Topuz, “Miras Ortaklığında Mirasçıların Dava Arkadaşlığı”, Ankara Barosu Dergisi, Sa. 2008/3, s. 66.)
  13. Topuz/Topuz, s. 66.
  14. Ercan, s. 165; Ali Haydar Yıldırım, “Adi Ortaklıkta Ortakların Denetleme Hakkı (TBK 631)”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 13, Sa. 2, Yıl 2011, s. 196.
  15. Görgün, s. 254.
  16. C. Sauer–Hall, Borçlar Hukukunun Umumî Nazariyeleri, (çev. Mehmet Osman), İstanbul 1929, s. 1390.
  17. Ulukapı, s. 185.
  18. Kılıçoğlu, s. 439.
  19. Kılıçoğlu, s. 439.
  20. Yargıtay 23’üncü HD 19/4/2012 G., 2011/4841; 2972; https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/23-hukuk-dairesi-e-2011-4841-k-2012-2972-t-19-04-2012, [30/11/2018].
  21. Hakan Pekcanıtez, “Türk Ticaret Kanununa Göre Anonim Ortaklıklarda Denetçiler Tarafından Açılacak Davalar”, Makaleler (2 C.), C. 1, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2016, s. 61.
  22. Mehmet Özgür Avcı, Mirasın Mahkeme Kararıyla Paylaşılması, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2014, s. 140, 142.
  23. Yargıtay 2’nci HD 26/7/1977 G., 5684/5811; (akt.) Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. 3, Demir-Demir Yayınları, İstanbul 2001, s. 3344.
  24. Kılıçoğlu, s. 438.
  25. Yargıtay 21’inci HD 3/3/2014 G., 2013/21137; 3560; https://www.kararara.com/forum/viewtopic.php?f=47&t=18869#p37240, [30/11/2018].
  26. Kılıçoğlu, s. 438.
  27. Yargıtay 1’inci HD. 12/4/2012 G., 1936/4248; https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/1-hukuk-dairesi-e-2012-1936-k-2012-4248-t-12-04-2012, [30/11/2018].
  28. Yargıtay 22’nci HD 24/6/2013 G., 15676/15329; Nedim Meriç, Medeni Usul Hukuku Yargıtay Kararları ve Ders Notları, Çağ Üniversitesi, Mersin 2017, s. 124-125; https://www.cag.edu.tr/d/l/1d0ca053-f198-4be7-ab57-4457b351912a, [30/11/2018].
  29. Bilge Umar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Yetkin Yayınları, Ankara 2014, s. 219; İnal, s. 599.
  30. Umar, s. 219; Ulukapı, s. 326.
  31. Görgün, s. 253.
  32. Ercan, s. 167; Görgün, s. 254.
  33. Ulukapı, s. 333.
  34. Yargıtay 17’nci HD 14/11/2011 G., 8300/10474; http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/08/20140827-9.pdf, [30/11/2018]; İradî taraf değişikliği yoluyla birlikte davacılar veya birlikte davalılar arasına yeni bir veya birden fazla kişinin katılabileceği konusunda ayrıca bkz. Umar, s. 220.
  35. Ermenek, s. 183.
  36. Ermenek, s. 183.
  37. Görgün, s. 253.
  38. Pekcanıtez, s. 61; Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 470.
  39. Pekcanıtez, s. 61.
  40. Ercan, s. 166.
  41. İnal, s. 600; Görgün, s. 253.
  42. Pekcanıtez, s. 61; Ulukapı, s. 367.
  43. Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 470; Ercan, s. 166; Ulukapı, s. 371.
  44. Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 470; Ulukapı, s. 371.
  45. Görgün, s. 253.
  46. Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 205; Ercan, s. 166; Ulukapı, s. 371.
  47. Ulukapı, s. 376.
  48. Ulukapı, s. 375-376.
  49. Ulukapı, s. 376.
  50. Ulukapı, s. 378.
  51. Seda Özmumcu, “Davanın Açılmasına Bağlanan Hukuki Sonuçların Davanın Açılmamış Sayılması Halinde Değerlendirilmesi”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. 70, Sa. 2, Yıl 2012, s. 194.
  52. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. 2, Demir-Demir Yayınları, İstanbul 2001, s. 1649; Özmumcu, s. 194.
  53. Ulukapı, s. 379-380.
  54. Ulukapı, s. 382.
  55. Özmumcu, s. 195.
  56. Ulukapı, s. 382.
  57. Özmumcu, s. 198.
  58. Özmumcu, s. 198; Ulukapı, s. 382.
  59. Ulukapı, s. 382.
  60. Ulukapı, s. 382.
  61. Ulukapı, s. 383.
  62. Ulukapı, s 383.

KAYNAKÇA

AVCI, Mehmet Özgür, Mirasın Mahkeme Kararıyla Paylaşılması, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2014.

BULUT, Uğur, Davaların Yığılması (Objektif Dava Birleşmesi), (dan. Muhammet Özekes), Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Anabilim Dalı, Doktora Tezi, İzmir 2016.

ERCAN, İsmail, Medeni Usul Hukuku, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2013.

ERDÖNMEZ, Güray, “HMK. m.57/1 Hükmü Çerçevesinde İhtiyari Dava Arkadaşlığının Mümkün Olduğu Haller”, Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez’e Armağan, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16, Özel Sa. 2014, s. 695-755.

ERMENEK, İbrahim, Medenî Usul Hukukunda Davaların Birleştirilmesi ve Ayrılması, Yetkin Yayınları, Ankara 2014.

DİŞEL, Buse, İcra Hukukunda Takip Arkadaşlığı, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2014.

GÖRGÜN, L. Şanal, Medenî Usûl Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 2014.

İNAL, Nihat, Hukuk Yargılama Usulü Yasası, C. 1, Kartal Yayınevi, Ankara 2003.

KAÇAK, Nazif, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, C. 1, Seçkin Yayınları, Ankara 2008.

KARSLI, Abdurrahim; KOÇ, Evren; KONURALP, Cengiz Serhat, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda Problemli Konular, Alternatif Yayınları, İstanbul 2014.

KILIÇOĞLU, Mustafa, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu El Şerhi, Legal Yayınları, İstanbul 2016.

KURU, Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. 2-3, Demir-Demir Yayınları, İstanbul 2001.

KURU, Baki; ARSLAN, Ramazan; YILMAZ, Ejder, Medenî Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 1995.

ÖZMUMCU, Seda, “Davanın Açılmasına Bağlanan Hukuki Sonuçların Davanın Açılmamış Sayılması Halinde Değerlendirilmesi”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. 70, Sa. 2, Yıl 2012, s. 183-205.

PEKCANITEZ, Hakan, “Türk Ticaret Kanununa Göre Anonim Ortaklıklarda Denetçiler Tarafından Açılacak Davalar”, Makaleler (2 C.), C. 1, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2016.

PEKCANITEZ, Hakan; ATALAY, Oğuz; ÖZEKES, Muhammet, Medenî Usûl Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 2009.

SAUER–HALL, C., Borçlar Hukukunun Umumî Nazariyeleri, (çev. Mehmet Osman), İstanbul 1929.

ŞAHİN, Murat; ŞAHİN, Hande Çelik, “Toplu Hak Aramada Etkin Bir Yol Olarak Mukayeseli Hukukta ve Türk Hukukunda Sınıf Davaları”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. 72, Sa. 1, Yıl 2014, s. 383-410.

TBMMHukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/574), Dön. 23, Yas. Yılı 3; https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss393.pdf[26/11/2018].

TOPUZ, Gökçen; TOPUZ, Seçkin, “Miras Ortaklığında Mirasçıların Dava Arkadaşlığı”, Ankara Barosu Dergisi, Sa. 2008/3, s. 60-67.

ULUKAPI, Ömer, Medeni Usul Hukukunda Dava Arkadaşlığı, (dan. Ramazan Arslan), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Ankara 1990.

UMAR, Bilge, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Yetkin Yayınları, Ankara 2014.

ÜRCAN, Gülümden, “İş Davaları Bakımından Davadan Feragatin Müteselsil Sorumlu Dava Arkadaşlarına Etkileri”, Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez’e Armağan, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16, Özel Sayı 2014, s. 1553-1604.

YILDIRIM, Ali Haydar, “Adi Ortaklıkta Ortakların Denetleme Hakkı (TBK 631)”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 13, Sa. 2, Yıl 2011, s. 195-236.

Eklenme:
15/4/2020, 15:36
Son Düzenlenme:
15/4/2020, 17:23
Alptürk KAYA, İsteğe Bağlı (İhtiyarî) Dava Arkadaşlığı; http://alpturkkaya.av.tr/hukuk/ozel-hukuk/medeni-usul-hukuku/istege-bagli-ihtiyari-dava-arkadasligi/, [24/1/2023].
Yazılı içerik kaynak gösterilmek koşuluyla alıntılanabilir. Kaynak gösterilmeden yapılan alıntılar, 6098 sayılı Türk Borçlar Yasası’nın vekâletsiz iş görme hükümleri ile 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası’nın aşırmacılıkla ilgili hükümleri uyarınca maddî ve tüzel sorumluluk doğurur. Görsel içeriğin çoğaltılmasına, kullanılmasına veya kaynağı gösterilse bile alıntılanmasına onam verilmemektedir. Aykırı eylemler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca sorumluluğa neden olur.

Av. Alptürk KAYA
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni 2017 yılında onur derecesiyle bitirmiştir. Ankara Barosu üyesi olup, 2018 yılından bu yana serbest avukatlık yapmaktadır.

Interest rei publicae, ut sint finis litium.