GİRİŞ
Bir borcun kararlaştırıldığı şekilde ifası her zaman mümkün olmaz. Borçlunun borcu inkâr ettiği, müeccel borcu ifadan kaçınmaya hazırlandığı ve muaccel borcu ifadan kaçındığı durumlar pek çoktur.
İlk anda, böyle bir sorunun, dava ya da takip yoluyla çözülebildiği düşünülebilirse de alacağın gerek dava yoluyla tespitinin gerekse cebrî icrasının uzun bir süreci gerektirdiği göz önünde tutulduğunda, bunların pek de sağlıklı çözümler olmadığı fark edilir. Gerçekten de dava veya takip süreci boyunca malvarlığı üzerinde fiilî ve hukukî tasarruf yetkisi tam olan borçlunun kötü niyetli tasarruflarla, süreç sonunda alacaklı lehine ortaya çıkması beklenen hukukî durumu anlamsız kılması olasıdır.1 Üstelik bu olasılığın kişi ilişkilerini olumsuz etkilemesinin yanında iktisadî etkinliklerin verimini düşürmesi gibi yan etkileri de vardır.
Bu olumsuzlukların yasa koyucu tarafından fark edilmesi, geçici hukukî koruma önlemleri adıyla, hukukî hak arama yollarının etkin ve anlamlı kılınmasına katkı sağlayan2 bir dizi hukukî aracın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Çalışmanın konusunu oluşturan ihtiyatî haciz de bu araçlardan biridir.3
İHTİYATÎ HACİZ KAVRAMI
İhtiyatî haciz, bir para alacağının süresinde ödenip ödenmeyeceği konusundaki kuşkunun giderilmesi için mahkeme kararıyla borçlunun borcuna denk tutarda malına – 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257-268’inci maddelerindeki koşullar doğrultusunda – geçici olarak hukuken el konulmasıdır.4
Alacaklı, borçlunun borcu zamanında ödemesinden kuşku duyuyorsa, bu kuşkuyu gidermek amacıyla ilk olarak borçlunun mallarına ihtiyatî haciz konulmasını sağlar. Böylelikle henüz değilse de ileride açacağı dava veya başlatacağı ilâmsız icra takibi ile alacağına kavuşmayı güvence altına alır.5 Davasında veya icra takibinde haklı çıkarsa, artık borçlunun mallarını haczettirmekle uğraşmaz, ihtiyaten haczettirdiği malları icra dairesine sattırarak alacağını satış tutarından alır.6
İhtiyatî haciz, ihtiyatî tedbir gibi bir geçici hukukî koruma olmakla birlikte bir ihtiyatî tedbir değildir. İhtiyatî hacizle ihtiyatî tedbirin; konusu, koşulları, sonuçları ve icrası birbirinden farklıdır.7
Bir kez, ihtiyatî haciz özel olarak para alacaklarına ilişkin bir hukukî koruma olup İİK’de düzenlenir. İhtiyatî tedbir ise para dışındaki mal, hak ve alacaklar için kabul edilmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir.8
İhtiyatî tedbirde alacaklı, üstünde aynî hak ileri sürdüğü çekişmeli malın üçüncü kişiye devrini engellenmeye çalışır.9 Bu bakımdan ihtiyaten tedbir konulması istenen mal, aynı zamanda asıl davanın konusudur.10 Oysa ihtiyatî hacizde çekişmeli olan haczedilen mal değildir;11 alacaklı, bu mal üzerinde aynî hak ileri sürmez. İhtiyatî haczin amacı, alacağın ihtiyaten haczedilen malın satış tutarı ile güvence altına alınmasından ibarettir.12 Bu nedenle alacaklı davasında haklı çıktığında ihtiyatî tedbir konulan mal kendisine aynen verildiği hâlde, ihtiyaten haczedilen mal icra dairesince satılır ve alacak bu satış tutarı içinden kendisine ödenir.13
İhtiyatî hacizle ihtiyatî tedbir arasındaki bir başka fark, bunlara karar verilmesinden sonra borçluya karşı başvurulabilen hukukî yollar bakımındandır. İhtiyatî haciz kararı alan alacaklı, borçluya karşı dava açmak zorunda değildir, icra takibi de yapabilir. Fakat ihtiyatî tedbir kararı alan kimse borçluya karşı doğrudan takip yapamaz. İhtiyatî tedbir alacaklısı öncelikle dava yoluna başvurmalı, tedbir konusu alacak hakkında ilâm elde etmelidir.14 Nitekim ihtiyatî tedbir paradan başka hak ve alacaklar için verilebildiğinden alacaklının, ihtiyatî hacizdeki gibi, ilâmsız takip yoluna başvurması mümkün değildir.
Ne var ki gerek istem sahiplerince gerekse yargı yerlerince, bu iki ayrı hukukî kurumun ayrımı pek sağlıklı yapılamamaktadır.15 Özellikle ilk derece yargı yerleri, istem sahiplerinin para alacakları hakkındaki ihtiyatî tedbir taleplerini – hukuka aykırı olduğu hâlde16 – çok kez kabul etmektedir. Bu durum, özellikle, 17/7/2003 günlü 4949 sayılı Yasa ve 2/3/2005 günlü 5311 sayılı Yasa ile İİK 258’de ve İİK 265’te yapılan değişikliklerden önce oldukça yaygındı. Değişiklikten önce ihtiyatî hacizle ilgili kararlara karşı yasa yolu öngörülmemişti.17 Bu durum, ilk derece yargısının hukuka aykırı kararlarının denetlenmesini engelliyordu. Söz konusu değişiklikle, yanlış kararların önüne geçebilme olanağı doğmuştur.
Konu
İhtiyatî haczin konusu yalnızca para alacaklarıdır.18 Para alacağının hangi hukukî ilişkiden doğduğunun önemi yoktur. Alacak sözleşme ilişkisinden, haksız fiilden ya da sebepsiz zenginleşmeden doğmuş olabilir. Türk parası türünde olabileceği gibi yabancı para alacağı da olabilir. Fakat dolaşımda olmayan altın para ihtiyatî haczin konusu olamaz.19
4949 sayılı anılan Yasa ile yapılan değişiklikten önce ihtiyatî haczin yalnızca para alacakları hakkında istenebildiği konusunda yasal düzenleme bulunmuyordu. Bu nedenle, para alacaklarının yanında teminat alacaklarının da ihtiyatî hacze konu olabildiği kabul edilmekteydi.20 Değişiklikle birlikte, ihtiyatî haczin konusu para alacaklarıyla sınırlanmıştır.
Yargıtay’ın 2017 yıllı içtihadı birleştirme kararında buna açıkça işaret edilmektedir. Buna göre, “ihtiyatî haciz, “icra işlemi” değil, özel geçici hukuki koruma müessesesi olup, ancak İcra ve İflas Kanunu’nun 257’inci maddesindeki şartlar çerçevesinde sadece “para alacakları” için öngörüldüğünden, teminat alacakları için ihtiyatî haciz kararı verilemez”.21
Kaldı ki, teminat alacakları için ihtiyatî haciz kararı verilmesi, başta geçici hukukî koruma önlemlerinin niteliği ile bağdaşmaz. Zira teminat alacağı için ihtiyatî hacze karar verilmesi, alacağın güvence altına alınmasını değil, doğrudan doğruya ifasını sağlamaktadır. Üstelik alacaklı bu sonuca yaklaşık ispat usulüyle ulaşmaktadır. Oysa geçici hukukî koruma önlemleri alacaklıyı tatmine değil, temine yönelik araçlardır. Bu bakışla, gerek 4949 sayılı Yasa’yla yapılan değişikliğin gerekse Yargıtay’ın anılan kararının yerinde olduğunu söylemek gerekir.
Etki
İhtiyatî haciz, alacaklının haklarını korumaya yönelik geçici bir tedbirdir. Bu nedenle, ihtiyatî haczin kesin, icraî etkisi yoktur.22 İhtiyatî haciz, borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini sınırlar, ancak kesinleşmedikçe alacaklıya satış isteme hakkı vermez. Fakat borçlunun talebiyle satış ve icra müdürünün değeri hızla düşen veya saklanması masraflı olan malların satılmasına karar verebilmesi durumları [İİK 113] bu kuralın dışındadır.23
Kesin hacizden önce ihtiyaten haczedilen mal üzerine bir başka alacaklı haciz koydurursa, ihtiyatî haczi koyduran alacaklı bu hacze – hacze iştirak koşulları içerisinde – geçici olarak kendiliğinden katılır [İİK 268 yol. İİK 100].24 Ancak alacaklı rehinden önceki hacizlere ihtiyatî haciz yoluyla hiçbir şekilde katılamaz [İİK 268/1].
İhtiyatî haciz – haciz giderleri dışında25 – alacaklıya öncelik (rüçhan) hakkı vermez [İİK 268/3].26 Hacizli mal, borçlunun başka alacaklıları tarafından da ihtiyaten veya icraen haczettirilebilir. Bu mal, borçlunun iflâs etmesi durumunda kendiliğinden iflas masasına girer [İİK 186/1].27
Müeccel bir alacak İİK 257/2’deki durumlardan biri nedeniyle tehlikeye düşmüş ve bu nedenle ihtiyatî haciz kararı verilmişse, kararla birlikte borç da muaccel olur [İİK 257/3].28
Koşullar
İhtiyatî haczin koşulları, İİK 257’de belirlenmiştir. Buna göre, “rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir”.
4949 sayılı Yasa’yla yapılan değişiklikten önce maddenin başlığı “İhtiyatî Haciz” şeklinde idi. Değişiklikle maddeye “İhtiyatî Haciz Şartları” başlığı verilmiştir. Maddede ihtiyatî haczin tanımı yapılmadığı, yalnızca koşulları ve nedenleri sayıldığından değişiklik yerindedir.
Yine anılan yasa ile, maddenin ilk fıkrasında yer alan “borcun” ibaresi “para borcunun” ifadesiyle değiştirilmiştir. Böylelikle ihtiyatî haczin ihtiyatî tedbirden farklıca yalnız para alacakları için öngörülmüş bir araç olduğu yasal dayanağa kavuşturulmuştur.
Dayanağın Para Alacağı Olması
İhtiyaten haczi istenebilen alacak, yalnızca para alacağıdır.29 Para alacağının türü, kaynağı veya nedeni önemli değildir; alacak, sözleşmeden doğabildiği gibi, haksız fiilden veya sebepsiz zenginleşmeden de kaynaklanabilir; Türk parası olabileceği gibi yabancı para alacağı da olabilir.
Yabancı para alacağının teminat altına alınması için ihtiyatî haciz talep ediliyorsa, talepte, alacağın Türk parası karşılığı gösterilir.30 Üstelik bu kez mahkemeye yalnızca alacağın varlığı değil, Türk parasına doğru çevrildiği de kanıtlanmalıdır.31 Türk parasına çevirme koşulu, ihtiyatî haczin bir tedbir olduğu kadar, bir takip hukuku kurumu olmasından da kaynaklanır. Ayrıca alacaklıdan istenecek teminatın tespit edilebilmesi bakımından da gereklidir.32
Öğretide ihtiyatî haczin takipten önce talep edildiği durumlarda talep günündeki kurun;33 takip sırasında talep edilen ihtiyatî hacizlerde ise, takibin başında yapılan kur çevirisinin esas alınması gerektiği savunulmaktadır.34 Buna karşılık, ihtiyatî haciz sürecinde ekonomik koşullarda gerçekleşmesi olası değişikliklerin taraf menfaatini olumsuz etkileyebileceği göz ardı edilmemelidir. Bu bakımdan, öğretide her ne kadar talep günündeki kurun esas alınmasından söz ediliyorsa da kur değişiminden zarar gören taraf, mahkemeden ihtiyatî haczin durumunu güncel kura göre gözden geçirmesini isteyebilmelidir.
Alacağın Rehinle Temin Edilmemiş Olması
Rehin, borcun yerine getirilmesini bir malın satış tutarı ile güvence altına alan sınırlı aynî haktır.35
İhtiyatî hacze dayanak alacağın rehinle temin edilmemiş olması gerekir. Aksi takdirde bu alacak için ihtiyatî haciz talep edilemez [İİK 257/1].36 Bilindiği gibi, rehinle temin edilen alacak için hacizden önce rehinin paraya çevrilmesi yoluna başvurmak gerekir [İİK 45].37 Kaldı ki, alacak rehin nedeniyle zaten güvenceli olduğundan ihtiyatî haczi gerektiren bir durum yoktur.38
Buna karşın, öğreti ve Yargıtay, rehinle karşılanmayan alacak kesimi için ihtiyatî haciz istenebilmesini kabul etmektedir.39 Bu kabul, ihtiyatî haciz kurumunun amacıyla örtüşmekte ise de yasal dayanaktan yoksundur. Zira yasa, “rehinle temin edilmemiş” [İİK 257/1] alacaktan söz etmektedir, alacağın rehinle temin edilmeyen kesimi için açıklama yapmamıştır. Bu nedenle, bir değişiklikle, İsviçre’den alınan yasa metninin Almanca karşılığında geçen “rehinle karşılanmış alacak” deyiminin yasaya girmesi hukukî açıdan daha isabetli olur.40
Rehinin ihtiyatî haciz engeli olması, ilk önce rehine başvurulması zorunluluğundan kaynaklanmaktadır. Öyleyse ilk önce rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmanın zorunlu olmadığı hâllerde, rehin bulunsa bile, alacaklının, ihtiyatî haciz yoluna başvurabildiğinin kabul edilmesi gerekir.41 Rehinle temin edilen alacağın aynı zamanda kambiyo senedinde düzenlenmesi hâli buna bir örnektir.42 Böyle olmakla birlikte, kambiyo senedinden doğan alacak hakkının rehinle temin edilmesiyle, temel ilişkiden doğan alacak hakkının rehinle temin edilmesi durumları birbiriyle karıştırılmamalıdır.
Kambiyo senetleri, temeldeki ilişkiden kopartılmış soyut senetler olduğundan,43 kambiyo senedinin düzenlenmesiyle ana ilişkiden bağımsız ikinci bir ilişki yaratılır. Bu şekilde, alacaklı ile borçlu arasında tek değil; biri ana ilişkiden öbürü kambiyo ilişkisinden kaynaklanan iki ayrı alacak ilişkisi doğar.44 Rehinin yalnız ana ilişkiden doğan alacağı temin ettiği durumlarda kambiyo senedine bağlı alacak rehin güvencesinden yoksundur. Bu hâlde, kambiyo senedindeki alacak için ihtiyatî haciz istenebilir. Fakat rehinle temin edilenin doğrudan kambiyo alacağı olduğu hâllerde senetteki alacak hakkında ihtiyatî haciz istenemez.45
Bundan başka, senet rehin cirosuyla devredilmişse de ihtiyatî haciz istenemez.46 Nitekim rehin cirosu ile doğrudan doğruya senetteki alacak hakkı üzerinde rehin kurulmaktadır.47
Dikkat edilirse ihtiyatî haciz istenemeyen durum, alacağın rehinle temin edilmesi hâlidir. Yasada alacağa sağlanan herhangi bir güvencenin ihtiyatî haciz engeli olduğundan söz edilmiş değildir. Bu nedenle rehin dışında bir güvence, örneğin kefalet varsa, ihtiyatî haciz istenmesinde sakınca yoktur.48 Ne var ki, bu durumda da kefilin teminatı ipotek olmamalıdır.49
Alacağın Muaccel Olması
Bir para borcu vadeye ermiş, muaccel olmuşsa,50 genel hükümlere göre alacaklının borcun yerine getirilmesini isteme hakkı doğmuştur.51 Şu hâlde, ifayı dahi isteyebilen alacaklının alacağı için geçici de olsa güvence istemesinde hukukî yararının bulunduğu tartışmasızdır. Bu bağlamda, yasada, vadesi gelen para borcu hakkında ihtiyatî haciz istenebilmesine olanak tanınmıştır [İİK 257/1]. Borç muaccel ise, borçlunun ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekmeksizin ihtiyatî haciz istenebilir.52
Alacak Müeccel ise İİK 257/2’deki Durumların Bulunması
Alacak muaccel değilse, ihtiyatî haczi gerektiren bir durum, kural olarak, yoktur. Borcunu ifa etmek üzere vadeyi bekleyen – ve buna hakkı olan – borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi yalnızca borçlu olması gerekçesiyle sınırlanamaz. Bunun yanı sıra, borçlu, alacağı tehlikeye düşüren tutum ve davranışlar sergiliyorsa veya kötü niyetli olduğu apaçık ortada ise ifanın olanaksız hâle gelmesini beklemenin de hakkaniyetle bağdaşmadığı kabul edilmelidir.
Bu amaçla, İİK 257’nin 2’nci fıkrasında sayılan hâllerde, borç müeccel olsa bile alacaklıya ihtiyatî haciz isteyebilme hakkı tanınmıştır. Buna göre; borçlunun belirli bir yerleşim yeri yoksa, borçlu taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçarsa ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa53 alacak müeccel dahi olsa ihtiyatî haciz istenebilir.
SONUÇ
İhtiyatî haciz, alacaklının para alacağının ödenmesini, bu konuda dava açmadan veya takip yapmadan önce – veya bu sırada – temin eden bir geçici hukukî korumadır. İhtiyatî haczin geçici hukukî koruma olması, ihtiyatî tedbirle karıştırılmasına neden olmaktadır. Oysa bunlar konu, neden, koşullar ve başka birçok bakımdan birbirinden farklıdır. Bunu gören yasa koyucu, ihtiyatî haczi ihtiyatî tedbirden açıkça ayırmak üzere, yasaya, “para alacakları” ibaresini eklemiştir.
İhtiyatî haciz, kural olarak, rehinle temin edilmemiş muaccel para alacakları hakkında istenebilir. Talep, genel hükümlere göre yetkili ve görevli mahkemeye iletilir. Mahkeme, bu koşulların varlığı ile alacağın yaklaşık olarak ispat edildiğini saptarsa ihtiyatî haciz kararı vermeye mecburdur.