Av. Alptürk Kaya

İcra Emri, İçeriği ve İcranın Geri Bırakılması

Av. Alptürk KAYA

GİRİŞ

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu uyarınca, Türk icra hukukunda alacakların takibi, icra dairesine yazılı, sözlü veya elektronik ortamda usulüne uygun biçimde yapılan bir istemle başlar [İİK 35, 42, 58]. Alacağın, varsa ilâma veya yasanın ilâma eşdeğer saydığı bir belgeye [İİK 38] dayanılarak, yoksa ilâm niteliğinde olmayan bir belge ile hatta – 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun sözleşmelerin şekle bağlı olmadığını kurallaştıran 12’nci maddesinin1 bir yansıması olarak – belge gösterilmeksizin, yalnızca borcun sebebi belirtilerek [İİK 58/4] bile takibi istenebilir. Bu iki yol, yasada ilâmların icrası [İİK 24-41] ve ilâmsız takip [İİK 42-73] başlıklarıyla bölümlendirilmiştir.2

İlâmsız icra takibi, yalnızca bir paranın ödenmesine veya bir teminatın verilmesine dair alacaklar için kullanılabilen bir yoldur [İİK 42/1]. Buna karşın, ilâmda gösterilen her türlü alacak ilâmların icrası hükümlerine göre cebrî icraya konulabilir.3

İlâma bağlı alacağın, alacaklının seçimine göre, ilâmsız takip hükümlerine göre istenip istenemeyeceği ise tartışılagelen bir konudur. Yargı kararlarında, böyle bir alacağın yalnızca ilâmlı takibe konu olduğu, ilâmlı takip olanağı varken ilâmsız takip yoluna başvurulmasının dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğu belirtilmektedir. Öğretide ise, İcra ve İflas Kanunu’nda bu yönde daraltıcı bir hüküm bulunmaması nedeniyle içtihat yoluyla hak arama özgürlüğüne sınırlama getirilmesinin Anayasa’ya aykırı olduğu savunulmuştur.4 Yargıtay, tartışmaya 26/5/2017 günlü, 2017/2 esaslı 2017/8 sayılı kararıyla son vermiştir. İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararından sonra ilâmların ilâmsız takip hükümleriyle cebrî icrasının istenmesi olanaklı değildir.

İLÂMLARIN İCRASI

İlâm

İlâmlı icranın ana dayanağı, mahkemenin verdiği nihaî karar, yani hükümdür. Yasanın tanımıyla, “taraflardan her birine verilen hüküm nüshası ilamdır” [HMK 301/2].

İcrası istenecek ilâmın hukuk (sulh hukuk, asliye hukuk, asliye ticaret…), ceza, idare veya başka mahkeme veya hakemlerden alınmış olmasının önemi yoktur.5 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un kapsamı dışında kalan her türlü ilâmın icrası, kural olarak, İcra ve İflas Kanunu’na göre icra daireleri aracılığıyla istenebilir.

Yargılamanın yürütülmesi ve uyuşmazlığın çözülmesi için gerekli işlemlerin yapılmasına yönelik ara kararlar ilâm değildir. Bunlar İİK 38’de ilâm niteliğinde belgeler arasında da sayılmamıştır. Bu bakımdan ara kararın gereği, ilâmların icrası hükümlerine dayanılarak istenemez. Yargıtay da birçok kararında, ara kararın ilâm niteliğinde olmadığını, buna dayanılarak borçluya icra emri tebliğinin yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir.6

İlâm Niteliğindeki Belgeler

İcra hukukunda ilâma eşdeğer sayılan belgeler İİK 38’de, İlam Mahiyetini Haiz Belgeler yan başlığı altında toplanmıştır. Bunlar; mahkeme huzurunda yapılan sulhlar, mahkeme huzurunda yapılan kabuller, para borcu ikrarını içeren noterlikçe düzenlenen senetler, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ve icra dairesindeki kefaletlerdir.7

Yalnızca Eda Hükümlerinin İcra Edilebilmesi

Bir ilâmın İİK hükümlerine dayanılarak yerine getirilmesinin istenebilmesi için saptayıcı değil, sağlayıcı olması gerekir. Başka bir deyişle, ilâm eda hükmü içermiyorsa ilâmların icrasına dair hükümlere göre yerine getirilmesi istenemez.8 Nitekim uyuşmazlığı esastan çözen ve yargılamaya son veren her hüküm icra edilebilir değildir. Cebrî icraya elverişlilik; vermeyapma ya da yapmama biçiminde bir eda hükmünün varlığını gerektirir. Bir eda hükmünü içermeyip yalnızca tüzel ilişkinin varlığını ya da yokluğunu saptayan veya yeni bir tüzel durum yaratan ya da var olan bir tüzel durumu kaldıran ya da değiştiren ilâmlar, cebrî icraya elverişli değildir.9

Buna karşın, saptayıcı ilâmların yargılama giderlerine ilişkin bölümleri, cebrî icraya konu olabilir. Ancak bunun için de ilâm kesinleşmiş olmalıdır.10

İCRA EMRİ VE İÇERİĞİ

Takibin Başlaması

İlâmların icrasına ilişkin takip, ilâmın icra dairesine tevdii ile başlar [İİK 35]. İcra emrini düzenleyip borçluya tebliğ etme görevi icra memuruna aittir.11

İlâmı alacaklı, alacaklı vekili veya ilâmda adı yazılı vekil takibe koyabilir. Bir tüzel kişi hakkında verilen ilâmı, – avukat sıfatını taşımasalar bile – tüzel kişiyi temsile yetkili organlar icraya koyabilirler.12

İlâmların icrasında takip talebinin hangi icra dairesine verildiğinin önemi yoktur. İlâm veya ilâm niteliğindeki belge herhangi bir icra dairesinde takibe konulabilir. Burada ilâmsız takipte yetkiyi belirleyen daraltıcı İİK 50 hükmünün tersine ilâmların icrasının her icra dairesinden istenebileceğini düzenleyen İİK 34 hükmü uygulanır.

Takip talebinde mutlaka ilâmın aslı ibraz edilmelidir. Aslı gibi de olsa, ilâmın çoğaltılmış örneğine dayanılarak takip yapılamaz. Ancak her nasılsa takibe ilâm veya ilâm niteliğindeki belge ibraz edilmeden başlanılmış olursa, takip değil, icra emri iptal edilir.13

Bir edimin ilâmların icrasına ilişkin hükümlere dayanılarak yerine getirilebilmesi için; ilâm ya da ilâm niteliğinde bir belgenin varlığı, ilâmın eda hükmü içermesi, icra edilebilmesi için kesinleşmesi gereken ilâmlardan ise kesinleşmiş olması ve ilâm alacaklısının ilâmı icra dairesine tevdi ile takip isteminde bulunmuş olması koşulları bir arada bulunmalıdır.

Bu sırada, takip konusu ilâmın mahkemenin gerekçeli nihaî kararı olduğu, kısa karara dayanılarak ilâmlı takip yapılamadığı göz ardı edilmemelidir.14

Çocuk teslimi, taşınır teslimi, taşınmaz tahliye ve teslimi gibi, para veya teminat dışındaki alacağın cebrî icrasının istenebilmesi için mahkemece tespit edilmesi ve ifasına karar verilmesi gerekir. Para veya teminat gösterilmesine ilişkin alacaklar için böyle bir gereklilik yoktur. Bunlar bir ilâma dayanmasa bile, ilâmsız icra yoluyla takip edilebilir.

İcra dairesi, ilâmlı icranın koşullarında bir eksiklik saptarsa, örneğin verilen belgenin ilâm veya ilâm niteliğinde bir belge olmadığını belirlerse borçluya icra emri gönderemez. Ancak ilâmsız takibin koşulları varsa, alacaklının istemi durumunda, borçluya İİK 60’a uygun ödeme emri gönderir. Tersi, süresiz şikâyet konusu olur.

Para alacağına ilişkin bir ilâmın icrasında alacaklının hangi takip yolunu seçtiğini takip isteminde bildirmesi gerekmez. Çünkü icra emrinde belirtilen ödeme süresi geçip de borç ödenmemiş olursa alacaklının iflasa tabi borçluya karşı – haciz yolu dışında – iflas yolunu seçme olanağı bundan sonra doğar [İİK 37].15

Yabancı para alacağı takiplerinde alacağın kesinlikle Türk parasıyla karşılığı gösterilmelidir. İcra dairesi bunu atlayarak salt ilâmda geçiyor diye yabancı para alacağı üzerinden icra emri düzenleyemez. Bunun nedeni, alacağın Türk parasıyla karşılığının takip talebinde ve ödeme emrinde gösterilmesini zorunlu kılan İİK 58/3 hükmünün İİK 41’in göndermesiyle icra emri için de uygulanmasıdır.16 Devletin egemenlik haklarıyla ilgili olan bu durum, kamu düzeni gerekçesiyle takibin her aşamasında doğrudan doğruya göz önünde tutulur. Bu türlü bir eksiklik barındıran icra takibi, hangi aşamada olursa olsun, icra mahkemesince kendiliğinden iptal edilir.17

İcra dairesinin takip konusu ilâmı yorumlama, değiştirme, açıklama (tavzih etme) yetkisi yoktur. Mahkemenin verdiği hükmün yorumlanması hem icra dairesinin hem de dar yetkili icra mahkemesinin yetkisini aşar. Tersi, kesin hükmün tüzel niteliği ile bağdaşmaz.

Hüküm, icraya elverişsiz ölçüde belirsiz veya kapalı ise hükmü açıklama veya düzeltme, yine bu hükmü veren mahkemenin yetkisindedir. Yeterince açık olmayan hüküm, HMK 305 uyarınca bu hükmü veren mahkemece açıklanır. Hesap yanlışlıkları içeren hüküm de HMK 304’e göre yine hükmü veren mahkemece düzeltilir.

Öğretiye göre, hüküm icraya elverişli değilse tavzih edildikten sonra takibe konulmalı, borçluya bundan önce icra emri gönderilmemelidir.18 Oysa HMK 305’te, “[…] icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir” denilmektedir. Yasanın “icrası tamamlanıncaya kadar” deyiminden tavzihi de gerekse ilâmın icra dairesince takibe konulması gerektiğinin, hükmün tavzihinin gerekip gerekmediğini incelemenin bile icra dairesinin yetkisini aştığının anlaşılması gerekir. Nitekim icranın tamamlanması, ancak ilâmın icrasına başlanmasından sonra söz konusu olur.

Tüm bu durumları gözeterek takip isteminin yasal koşullarının oluştuğunu saptayan icra müdürü, ilâmsız takipteki ödeme emrine [İİK 60; İİK Yön. 19/g] benzeyen bir icra emrini ilâm borçlusuna gönderir [İİK 24-32, İİK Yön. 19/b-f]. Ayrı bir yasal düzenleme bulunmadığı için ilâmın icra emriyle birlikte borçluya gönderilmesi gerekmez.19 Oysa genel haciz yoluyla takiplerde alacak belgeli ise, borçluya ödeme emriyle birlikte belgenin onaylı örneği de gönderilir [İİK 61].

Müteselsil borçlulara karşı yapılan icra takiplerinde, tek dosya açılır ve borçluların her birine takibin niteliğine göre ayrı ayrı icra emri gönderilir. Borçlulardan birinin borcun tümünü ödemesi durumunda icra takibi borçluların tümüne karşı sona erer.20

Takibi ilâmda adı yazılı vekil başlatırsa, bu vekilin talebe vekâletname eklemesi gerekmez.21 Eğer takip için ilâmda adı yazılı vekilden başka bir vekile vekâletname verilmişse bu vekil, vekâletnamesini talebe eklemelidir. Ancak, alacaklı vekili her nasılsa, vekâletnamesini sunmadan takipte bulunmuş olursa, bu eksiklik takibin (ve yapılan icra işlemlerinin) iptalini gerektirmez. Bu eksikliğin sonradan giderilmesi yeterli olur.22 Hatta takibi vekâleten başlatan kişi, sonradan vekil edilmiş olsa bile, vekâletnamenin sunulması geriye etkili sonuç doğurur ve daha önce yapılmış olan işlemleri geçerli hâle getirir.23

İlâm, ilâmda adı yazılı vekilden başkası – ki bu vekil eden asil de olsa – tarafından takibe konulursa, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 166/3 hükmü gereğince, ilâmda adı yazılı vekile icra emriyle birlikte durumu açıklayan bir bildiri gönderilir. Bildirinin gideri takip talebinde bulunandan alınır. Bu bildiri tebliğ edilmedikçe icranın sonraki aşamalarına geçilemez. Bu gereklilik, vekâlet alacağının rüçhanlı olmasının doğal sonucudur.

Bunun yanında, asilin vekil tayin ettiği durumlarda tebliğin asile mi yoksa vekile mi yapılacağı tartışmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11’inci maddesi gereği, “vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır”. Yargıtay, bir kararında24 davacı borçlunun kendisini vekille temsil ettirdiği icra takibinin iptali davasında vekil yerine asile yapılan tebligatın usulsüz olduğuna hükmetmiştir. Bir başka kararında25 ise, “borçlunun itiraz aşamasında tayin ettiği avukatın itirazın iptali davası için de yetkili olup olmadığı davanın açıldığı sırada belli olmadığından, itirazın iptali davası dilekçesinin vekile değil asile tebliği gerekir” biçiminde hüküm kurmuştur. Yargıtay’ın itirazın iptali davası hakkında verdiği karar yasaya uygun olmakla birlikte, itirazın kaldırılması yolu hakkında geçerli olmadığına dikkat etmek gerekir. İtirazın kaldırılması, itirazın iptali davası gibi ayrı bir dava – hatta dava – olmadığından vekille takip edilen cebrî icralarda itirazın kaldırılması söz konusu olursa tebligat asile değil, vekile yapılır.

İlâmların icrasında ilâmın icra edilen kesiti, hüküm bölümüdür.26 Gerekçede ne yazarsa yazsın, hüküm fıkrasında yer almıyorsa icrası istenemez. İcra dairesi, hükümde yazan her neyse onu doğrudan icraya koymakla ödevlidir. Hükümde yer almayan, ancak ilâmın gerekçesinde yer alan bir açıklamaya dayanarak bunun da icrasına karar veremez. Fakat, ilâm faize ilişkin hüküm içermese bile, takip veya ilâm tarihinden itibaren faiz istenmesinde engel yoktur.27

Başlangıcına dair ayrıca hüküm verilmeyen faizin karar tarihinden itibaren istenebilmesi kuraldır. Ancak ilâm, kesinleşmeden icraya konulamayan ilâmlardan ise faiz, karar tarihinden değil, kesinleşme tarihinden sonrası için istenebilir.28

Salt faiz alacağına yönelik bağımsız bir icra takibi, kural olarak, yapılamaz. Bundan dolayı, ilâmda hükmolunmasına rağmen takibinde faiz alacağını istemeyi unutan borçlunun durumu özellik kazanır. Yargıtay bu konuda, ilâmlı takibinde lehine hükmolunan faizi istemeyi unutan alacaklının bu faiz alacağını ayrıca icra takibine koyabileceğini kabul etmektedir. Yüksek mahkemeye göre, alacaklı, takibe başlarken fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmamış olsa bile, Türk Borçlar Kanunu’nun 131/2 hükmü uyarınca ilâma müstenit faiz alacağının saklı olup hakkından açıkça feragat etmediği sürece zamanaşımı süresinin dolana dek ilâmda yazılı olan faiz alacağını her zaman talep edebilir.29

İcra Emrinin İçeriği

Borçluya ilâmın konusuna göre; taşınır teslimi ile taşınmaz tahliye ve teslimine ilişkin icra emri için İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği ekinde yer alan örnek 2, çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin icra emri için örnek 3, bir işin yapılmasına veya yapılmamasına irtifak hakkının veya gemi üzerindeki intifa hakkının kaldırılmasına ilişkin ilâmların yerine getirilmesi hakkında icra emri için örnek 4, para borcuna veya teminat verilmesine ilişkin icra emri için örnek 5 gönderilir.

İcra emri, icrası istenen ilâmın konusuna göre değişen uyarılar içerir. İcra emrinin içeriğinde yer alması gereken ana kayıtlar İİK 24’te sayılmıştır. Özel kayıtlar ise yasanın ilgili hükümlerinde ayrıca gösterilmiştir.

24’üncü maddeye göre icra emri; alacaklı ve borçlunun ve varsa temsilcilerinin adlarını ve soyadlarını, yerleşim yerlerini, hükmü veren mahkemenin adını, hükmolunan şeyi, ilâmın tarih ve numarasını, emrin gereğinin yedi gün içerisinde yerine getirilmesini, bu yapılmadığı takdirde icra mahkemesinden, istinaf veya temyiz merciinden veya yargılamanın yenilenmesi istemini incelemekte olan mahkemeden icranın geri bırakılması (tehir-i icra) konusunda bir karar getirilmesi, yoksa cebrî icraya devam olunacağı uyarılarını içerir.

Bu konu, İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği’nde ayrıntılarıyla düzenlenmiştir. Yönetmeliğin 20’nci maddesinin 2’nci fıkrasına göre icra tutanağına geçirilen kayıtlara ilâma ilişkin her türlü icra emrinde yer verilir [Bkz. İİK Yön. 23/a, 24/a, 25/a, 26/a, 27/a, 28/a]. Bu kayıtlar; ilâmın veya belgenin tarih ve numarası; hangi mahkeme veya makamdan verildiği; alacaklının ve varsa kanuni temsilcisinin ve vekilinin adı, soyadı; yerleşim yerindeki adresi, vergi kimlik numarası ödemenin yapılacağı banka adı ve hesap bilgisi; borçlu ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı; alacaklı tarafından biliniyorsa vergi kimlik numarası ve yerleşim yerindeki adresi; alacaklı yabancı ülkede oturuyorsa Türkiye’de göstereceği yerleşim yerindeki adresi (alacaklı yerleşim yeri göstermezse icra dairesinin bulunduğu yer yerleşim yeri sayılır) ve hükmün veya belgenin özeti; bir terekeye karşı açılan takiplerde kendilerine tebligat yapılacak olan mirasçıların adı ve soyadı; yerleşim yerindeki adresleri; alacağın veya talep olunan teminatın cins ve Türk parası ile tutarı, faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün; alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi; alacaklının takip yollarından hangisini seçtiğinden ibarettir.

Taşınır Teslimine İlişkin İcralarda İcra Emrinin İçeriği

Taşınır teslimine dair ilâmların icrasında icra emrine; İİK Yön. 20/2’deki kayıtlar ile taşınırın yedi gün içinde teslim edilmesi, taşınır bu süre içerisinde teslim edilmezse icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yahut yargılamanın yenilenmesi yoluyla ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılması hakkında bir karar getirilmedikçe cebrî icraya devam olunacağı ve İİK 24 gereğince ilâm hükmünün zorla yerine getirileceği; teslimi emredilen mal borçlunun yedinde bulunmazsa, ilâmda yazılı değerinin; taşınır malın değeri ilâmda yazılı olmadığı hâlde veya uyuşmazlık hâlinde, icra müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunan değerin borçludan alınacağı; bu değer de ödenmediği takdirde ayrıca icra emri tebliğine gerek kalmaksızın borçlunun haciz yolu ile icra olunacağı uyarıları yazılır [İİK 24/1, İİK Yön. 23].

Çocuk Teslimine veya Çocukla Kişisel İlişki Kurulmasına İlişkin İlâmlarda İcra Emrinin İçeriği

Çocuk teslimine dair ilâmların icrasında icra emrine; İİK Yön. 20/2’deki kayıtlar ile çocuğun yedi gün içinde teslim edilmesi, çocuk bu süre içerisinde teslim edilmediği takdirde borçlunun İİK 341 uyarınca (çocuk teslimi emrine muhalefetten şikâyet üzerine altı aya kadar tazyik hapsi ile) cezalandırılacağı ve İİK 25 gereğince ilâm hükmünün zorla yerine getirileceği uyarıları yazılır [İİK 25/1, İİK Yön. 24].

Çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin takipte ise, lehine hüküm verilen taraf ile çocuğun ilâm hükümleri çerçevesinde kişisel ilişki kurmasına engel olunmaması; aksi tutumun İİK 341’deki cezayı gerektireceği ve ilâmın İİK 25/a gereğince zorla yerine getirileceği uyarıları yer alır [İİK 25/a/1, İİK Yön. 24/d].

Taşınmaz Tahliye ve Teslimine İlişkin İlâmlarda İcra Emrinin İçeriği

Taşınmaz tahliye ve teslimine dair ilâmların icrasında icra emrine; İİK Yön. 20/2’deki kayıtlar ile taşınmazın yedi gün içinde tahliye ve teslim edilmesi, taşınmaz bu süre içerisinde tahliye ve teslim edilmezse icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yahut yargılamanın yenilenmesi yoluyla ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılması hakkında bir karar getirilmedikçe cebrî icraya devam olunacağı ve İİK 26 gereğince ilâm hükmünün zorla yerine getirileceği; tahliye ve teslimi emredilen mal borçlunun yedinde bulunmazsa, ilâmda yazılı değerinin; taşınmaz malın değeri ilâmda yazılı olmadığı hâlde veya uyuşmazlık hâlinde, icra müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunan değerin borçludan alınacağı; bu değer de ödenmediği takdirde ayrıca icra emri tebliğine gerek kalmaksızın borçlunun haciz yolu ile icra olunacağı uyarıları yazılır [İİK 26/1, İİK Yön. 23].

Bir İşin Yapılmasına veya Yapılmamasına İlişkin İlâmlarda İcra Emrinin İçeriği

Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair ilâmların icrasında icra emrine; İİK Yön. 20/2’deki kayıtlar ile yapılacak veya yapılmayacak işin neden ibaret olduğu; yapılacak işin ilâmda gösterilen, ilâmda gösterilmemişse icra müdürünce belirlenen süre içinde yapılması veya ilâm hükmüne bu süre içinde uyulması, aksi hâlde gereğinin İİK 30 uyarınca zorla yerine getirileceği; iş, yalnızca borçlu tarafından yapılacak bir iş ise süresinde yapılmaması veya ilâm bir işin yapılmamasına ilişkinse yine bu süre içerisinde ilâm hükmüne uyulmaması durumunda borçlunun İİK 343 gereğince (lehine hüküm verilmiş olan kimsenin şikâyeti üzerine üç aya kadar tazyik hapsi ile) cezalandırılacağı; ilâm hükmü yerine getirildikten sonra, borçlu ilâm hükmünü ortadan kaldıracak bir eylemde bulunursa, mahkemeden ayrıca hüküm almaya gerek kalmadan, önceki ilâm hükmünün tekrar zorla yerine getirileceği uyarıları yazılır [İİK 30/1, 30/3, İİK Yön. 25].

İrtifak Hakları ile Gemilere ve Bunlarla İlgili Aynî Haklara İlişkin İlâmlarda İcra Emrinin İçeriği

İrtifak haklarının kurulmasına veya kaldırılmasına dair ilâmların icrasında icra emrine; İİK Yön. 20/2’deki kayıtlar ile kaldırılacak veya yükletilecek irtifak hakkının neden ibaret olduğu, ilâm hükmünün yedi gün içerisinde yerine getirilmesi gerektiği, aksi hâlde zorla icra olunacağı ve ilâm hükmüne muhalefetin İİK 343 uyarınca (lehine hüküm verilmiş olan kimsenin şikâyeti üzerine üç aya kadar tazyik hapsi ile) cezalandırılacağı uyarıları yazılır [İİK 31, İİK Yön. 25].

İlâm gemilere ve bunlarla ilgili aynî haklara ilişkinse, mahkeme, davacının istemine gerek kalmaksızın, hükmün tefhimi ile birlikte özetini gemi sicili müdürlüğüne bildirir ve hüküm, gemi siciline şerh edilir [İİK 31/a/2]. Bu nedenle gemiler üzerinde aynî hak tesis eden veya mevcut bir aynî hakkı ortadan kaldıran ilâmların icra yoluyla talep edilmesi gerekmez. Buna karşılık, ilâma ve şerhe rağmen lehine hüküm tesis edilen kimse geminin zilyetliğini elde edememiş olabilir. Bu durumda ayrıca bir ilâm alınmasına gerek olmaksızın, ilâmlı icra yoluyla takip başlatılabilir. Buna ilişkin icra emrinde, irtifak haklarının kurulmasına veya kaldırılmasına dair ilâmlara ilişkin icra emrinde yer alan kayıtlar aynen yer alır [İİK 31/a/3, İİK Yön. 25].30

Para Borcuna veya Teminat Verilmesine İlişkin İlâmlarda İcra Emrinin İçeriği

Para borcuna veya teminat verilmesine dair ilâmların icrasında icra emrine; İİK Yön. 20/2’deki kayıtlar ile borcun yedi gün içinde icra emrini gönderen icra dairesine ait banka hesabına yatırılması veya teminatın verilmesi gereği ile; borç bu süre içinde ödenmez veya teminat bu süre içinde verilmezse icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yahut yargılamanın yenilenmesi yoluyla ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılması hakkında bir karar getirilmedikçe cebrî icra yapılacağı; ayrıca hükmün gereği yerine getirilmediği takdirde yedi gün içinde mal bildiriminde bulunulması, yoksa icra mahkemesi tarafından, mal bildiriminde bulununcaya kadar (bir defaya mahsus olmak üzere ve en çok üç ay süreyle) borçlunun hapisle tazyik olunacağı [İİK 76], mal bildiriminde bulunmazsa [İİK 337]31 ya da gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunursa bu kez de hapisle cezalandırılacağı [İİK 338] uyarıları yazılır [İİK 32/1, İİK Yön. 26].

Yabancı devlete karşı başlatılan ilâmlı icra takiplerine ilişkin icra emrinde, uluslararası antlaşmalar saklı kalmak kaydıyla, borçlu devlete ait olan mallar hakkında cebrî icra yapılabileceği konusu ayrıca ihtar edilir [İİK 32/2].

İCRANIN GERİ BIRAKILMASI

İlâmlı takipte icra emrini alan borçlunun ilâmsız icra takibindeki gibi itiraz ile takibi durdurması olanaklı değildir. Takibin konusu ilâm ya da ilâm niteliğinde belgeye dayandığından ilâmlı takipte alacaklının menfaatleri öne çıkmaktadır. Bu nedenle alacağını ispat bakımından elinde güçlü bir belge bulunduran alacaklının ilâmlı icra takibine, kural olarak, engel olunamaz. Ancak belirli nedenlerin varlığı hâlinde yetkili merciin kararıyla takibin ilerlemesine veya sonuçlanmasına engel olunabilir.32

İcranın Geri Bırakılması ve Hukuksal Niteliği

Yasaya göre, para veya teminat verilmesine ilişkin ilâmlı takiplerde borçlunun gözetilebilen itirazı, borcun itfa veya imhal edildiği veya zamanaşımına uğradığı itirazıdır.33 Ancak bu itiraz, ilâmsız icradan farklı olarak icra dairesine değil, icra mahkemesine yapılır ve yine ilâmsız icradan farklı olarak icrayı kendiliğinden durdurmaz.34

Borçlu, aleyhine ilâm verilmesinden sonra, borcunu – ödeme, ibra vb. nedenlerle – itfa etmiş,35 alacaklı kendisine bir süre de vermiş yahut ilâma bağlı alacak zamanaşımına uğramış olabilir. Tüm bu durumlarda alacaklının borçluya karşı icra takibi yapmaması ve icra emri göndertmemesi gerekir. Ancak alacaklı buna rağmen borçluya karşı takibe geçmiş ve icra emri göndertmiş olabilir.36 Böyle bir durumda, itfa nedeniyle borcu olmadığını, imhal nedeniyle ödemek için süresi olduğunu ya da zamanaşımı nedeniyle borcu ödemek zorunda olmadığını düşünen borçlu icranın geri bırakılması yoluna başvurmalıdır.

İcranın geri bırakılması, ilâmsız takiplerin icra mahkemesinin kararıyla talik veya iptalinin [İİK 71] ilâmların icrasındaki karşılığıdır. Orada da talik ve iptal; itfa, imhal ve zamanaşımı nedenleriyle sınırlandırılmıştır. İİK 71/2’in İİK 33/a’ya yaptığı yollama da aralarındaki ilgiyi doğrulamaktadır.37

İcranın geri bırakılması bir dava değildir, bir hukuksal taleptir. Dolayısıyla icranın geri bırakılması konusunda verilen kararlar maddî anlamda kesin hüküm oluşturmaz.38 İcranın geri bırakılması kararını elde edemeyen borçlunun istirdat davası açma olanağının bulunması da [İİK 33/4] bunu destekler. Kaldı ki, icra mahkemesi kararlarının maddî anlamda kesin hüküm oluşturmaması kuralı da bunu gerektirir.39

Bunun yanında, İİK 33-a’da zamanaşımına özgü, kuraldışı bir düzenlemeye yer verilmiştir. Buna göre, zamanaşımı nedenine dayanan icranın geri bırakılması kararı kesinleştikten sonra kararı tebellüğ eden alacaklı zamanaşımı olgusunun gerçekleşmediğini yedi gün içinde genel mahkemelerde dava açarak kanıtlamalıdır. Yoksa icrası istenen ilâmın zamanaşımına uğradığı olgusu maddî anlamda kesinleşir.

İcranın Geri Bırakılmasını İsteme Süreci

İtfa, imhal veya zamanaşımı olgularının ileri sürülmesi, bunların icra emrinin tebliğinden önce ve sonra ortaya çıkmasına göre ayrı usullere tabidir.

Borcun İcra Emrinin Tebliğinden Önce İtfa veya İmhal Edilmiş veya Zamanaşımına Uğramış Olması Durumunda

İlâm konusu borç, ilâmın verildiği tarihten sonra ancak takipten önce itfa veya imhal olunmuş veya zamanaşımına uğramışsa, icranın geri bırakılmasını isteyen borçlu, icra emrinin tebellüğünden itibaren yedi gün içinde40 icra takibinin yapıldığı icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesine dilekçe ile başvurarak icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmek zorundadır.41 Bu süre geçtikten sonra icra emrinin tebliğinden önceki nedenleri ileri sürerek icranın geri bırakılmasını isteyemez, dolayısıyla borcu ödemek zorunda kalır.42

Borçlu, icra mahkemesine süresinde başvuruda bulunmuşsa icra mahkemesi, bu talebi İİK 33’te sınırlı sebepler çerçevesinde inceler ve yine bu maddede sayılı belgelerin varlığı hâlinde icranın geri bırakılmasına karar verir. Aksi takdirde borçlunun itirazını iptal eder.43

İcranın geri bırakılmasına karar verilebilmesi için talebin usulüne uygun olması gerekir. Bu bağlamda, dilekçede icranın geri bırakılmasının hangi sebeple istendiği belirtilmeli; itfa veya imhal iddiasına dayanak olan senet dilekçeye eklenmelidir.

Borçlu, ilâmdan sonra fakat icra emrinin tebliğinden önce gerçekleşen itfa veya imhal olgusunu ancak yasada sınırlı olarak sayılan belgelerle kanıtlayabilir. Bu belgeler, yetkili mercilerce re’sen düzenlenmiş veya usulüne göre onaylanmış yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetlerdir [İİK 33/1]. İcra mahkemesi bunlar dışındaki belgelere dayanarak icranın geri bırakılmasına karar veremez.

Yasa koyucu, icranın geri bırakılmasına dayanak belgeleri bu şekilde sınırlayarak itfa veya imhal olgusunun tartışılmasını önlemeyi amaçlamıştır. Zira icra mahkemesinin alacaklının inkâr ettiği adî bir senet üzerindeki imzayı inceleme yetkisi yoktur44 ve imzanın tartışılması, ilâmlı icranın hukukî yapısıyla bağdaşmaz.

Talebin dayanağı zamanaşımı ise, icranın geri bırakılmasına karar verilmesi için ilâmla ilgili son işlem üzerinden on yıl geçtiğinin görülmesi gerekli ve yeterlidir. [İİK 39/1]. Bunun kanıtlanması için itfa veya imhal olgusundaki gibi belgelere gerek duyulmaz. Zamanaşımı, icraya konulan ilâmdan anlaşılabilir. Bundan borcun zamanaşımına uğradığı anlaşılıyorsa alacaklı, zamanaşımının kesildiğini ya da durduğunu resmî bir belge ile kendisi ispat etmelidir.45

Borcun İcra Emrinin Tebliğinden Sonra İtfa veya İmhal Edilmiş veya Zamanaşımına Uğramış Olması Durumunda

Borç icra emrinin tebliğinden sonraki bir dönemde itfa veya imhal edilmiş veya zamanaşımına uğramış olursa borçlu, icranın geri bırakılmasını yedi gün içinde değil, takibin son bulmasına kadar, her zaman, isteyebilir [İİK 33/2].

Bu durumda itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re’sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına dayandırılmalıdır [İİK 33/2].

Zamanaşımı iddiası için özel bir belge aranmaz; zamanaşımı takip dosyasındaki son işlem tarihinin üzerinden on yıl geçtiğinin görülmesiyle kanıtlanır.

Borçlu iddiasını İİK 33’teki koşullara uygun biçimde ispat etmişse, icra mahkemesi icranın geri bırakılmasına karar vermek zorundadır.46 İcra takibi bu kararla durur. Kararın kesinleşmesinden sonra; icranın geri bırakılma nedeni imhal ise takip ertelenir, itfa veya zamanaşımı ise takip iptal edilir.47 Borçlunun talebi reddedilirse, zaten itiraz ile durmamış olan takibe devam edilir.

İcranın Geri Bırakılması Konusundaki Kararlara Karşı Yasa Yolları

İcra mahkemesinin icranın geri bırakılması isteminin kabulü ya da reddi kararlarına karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurma süresi hükmün tefhim veya tebliği tarihinden itibaren on gün [İİK 363/1], temyize başvurma süresi ise hükmün tebliğinden itibaren iki haftadır [İİK 364/2; HMK 361/1].

İcranın geri bırakılması istemi reddedilen borçlunun karara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurabilmesi için alacağı karşılayacak nakiti veya icra mahkemesinin belirleyeceği bir güvenceyi (taşınır rehini, tahvilat veya taşınmaz rehini yahut muteber bir banka kefaleti) istinaf veya temyiz yoluna başvuru süresi içerisinde göstermesi gerekir [İİK 33/3].

Borca yetecek kadar mal haczedilmişse ya da borçlunun istemiyle istinaf veya temyiz yoluna başvuru süresi içinde haczedilirse borçlunun ayrıca teminat göstermesi gerekmez [İİK 33/3].

Borçlu Olunmayan Paranın Ödenmesi

Borç itfa veya imhal olunmuş veya zamanaşımına uğramış fakat borçlu, takip sonunda borçlu olmadığı bir meblağı ödemek zorunda kalmışsa, alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. Yasa, “borçlu olmadığı parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun 72 nci madde mucibince istirdat dâvası açarak paranın geriye verilmesini istemek hakkı saklıdır” diyerek borçluya bu olanağı açıkça tanımıştır [İİK 33/4].

İcranın Geri Bırakılması ile İcranın Durdurulması Ayrımı

İİK 33 ve 33-a’da yer alan icranın geri bırakılması ile İİK 36’da düzenlenen icranın geri bırakılması, birbirinden tümüyle ayrı iki kurumdur.48 Aynı adla anılmaları karışıklığa neden olduğu için öğretide İİK 36’daki düzenlemeye icranın durdurulması denilmiştir.

Bu iki kurumun farklılıkları şöylece sıralanabilir:

  • İcranın geri bırakılması sebepleri itfa, imhal ve zamanaşımından ibarettir. İcranın durdurulması için böyle sınırlayıcı sebepler yoktur.
  • İcranın geri bırakılmasında itfa, imhal ve zamanaşımı olgularının İİK 33’te belirtilen belgelere dayanması gerekir. İcranın durdurulması içinse bu tür belgeler gerekmez.
  • İcranın geri bırakılmasının istenmesi sırasında takibe konu ilâm kesinleşmiş olabileceği gibi kesinleşmesi bekleniyor da olabilir. Oysa icranın durdurulmasında, icrasının geri bırakılması istenen ilâmın henüz kesinleşmemiş olması ve hatta ilâma karşı yasa yoluna başvurulmuş olması gerekir.
  • İcranın geri bırakılması başvurusu icra mahkemesine yapılır ve bu konudaki kararı yine icra mahkemesi verir. İcranın durdurulması ise öncelikle icra dairesinden talep edilir. İcra müdürünün teminat karşılığında vereceği mehil ile icranın geri bırakılması konusunda karar alınmak üzere istinaf veya temyiz merciine başvurulur. Bu nedenle icranın durdurulması kararını icra mahkemesi değil, istinaf veya temyiz merci verir.
  • İİK 33 ile 36 arasındaki farklardan bir başkası, icra dairesinin takdir yetkisi konusundadır. İİK 36’da icranın geri bırakılması için bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay’dan karar alınmak üzere icra dairesi tarafından borçluya uygun bir süre verileceği düzenlenmiştir.49 Yine bu sürenin zorunluluk hâllerine özgü olarak uzatılabileceğine hükmedilmiştir. Buna göre, icra dairesi İİK 36 bağlamında iki konuda takdir yetkisine sahiptir. Bunlardan ilki, üst derece mahkemesinden karar alması için borçluya verilecek uygun sürenin saptanması; ikincisi ise, bu sürenin uzatılmasını gerektiren zorunlu hâlin varlığını tespit konusundadır.50 Oysa İİK 33’te icra dairesine böyle bir takdir yetkisi tanınmamıştır.
Av. Alptürk KAYA
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 2017 yılında onur derecesiyle bitirmiştir. Ankara Barosu üyesi olup, 2018 yılından bu yana serbest avukatlık yapmaktadır.
Eklenme:
15/4/2020, 15:57
Son Düzenlenme:
15/4/2020, 17:24
Alptürk KAYA, İcra Emri, İçeriği ve İcranın Geri Bırakılması; http://alpturkkaya.av.tr/hukuk/ozel-hukuk/icra-iflas-hukuku/icra-emri-icerigi-ve-icranin-geri-birakilmasi/, [24/1/2023].
Yazılı içerik kaynak gösterilmek koşuluyla alıntılanabilir. Kaynak gösterilmeden yapılan alıntılar, 6098 sayılı Türk Borçlar Yasası’nın vekâletsiz iş görme hükümleri ile 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası’nın aşırmacılıkla ilgili hükümleri uyarınca maddî ve tüzel sorumluluk doğurur. Görsel içeriğin çoğaltılmasına, kullanılmasına veya kaynağı gösterilse bile alıntılanmasına onam verilmemektedir. Aykırı eylemler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca sorumluluğa neden olur.
  1. TBK 12 – Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.
  2. İcra ve İflas Kanunu’nun alıntılandığı İsviçre hukukunda, ilâmların icrası, Türk hukukundakinden farklı olarak İsviçre Federal Medenî Usul Kanunu’nda düzenlenmiştir.
  3. “İsviçre’de paradan başka alacaklara ait ilâmların icrası Kanton usul kanunlarında düzenlenmiştir. Para alacağına ilişkin bir ilâm ise, ilâmsız icra prosedüründe takip edilebilir.” (Mehmet Kâmil Yıldırım, Nevhis Deren Yıldırım, İcra Hukuku, Beta Yayınları, İstanbul 2012, s. 303.)
  4. Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, Ankara 2016, s. 323.
  5. Erdal Tercan, Süheyla Tercan, İcra ve İflâs Hukuku, Gazi Kitabevi, Ankara 2005, s. 130.
  6. Yargıtay 12’nci HD 10/3/1999 G., 2512/2982; 7/12/1998 G., 13477/13997; 8/12/1997 G., 13209/13670.
  7. İcra kefaletleri müteselsil kefalet hükmündedir [İİK 38].
  8. “Likit bir alacak yönünde eda hükmü içermeyen, dava konusu işlemin iptaline ilişkin olan idare mahkemesi ilamlarının – ilamda hükmedilen yargılama giderleri ve vekalet ücreti dışında – ilamlı takibe konu edilemeyecekleri…” (Yargıtay 8’inci HD 10/9/2013 G., 6366/11553)
  9. Süha Tanrıver, İlamlı İcra Takibinin Dayanakları ve İcranın İadesi, Yetkin Yayınları, Ankara 1996, s. 43; (akt.) Talih Uyar, “İlama Aykırı Yapılan İcra Takiplerinin İptali”, Ankara Barosu Dergisi, Sayı 2014/2, s. 481.
  10. “Tespit ilamlarının, ilam kesinleşmeden icra takibi yapılamayacağı gibi ilamda yazılı yargılama gideri ve avukatlık ücreti vb. gibi istekler için de, karar kesinleşmedikçe takibe konu yapılamayacağını; bu konudaki şikayetin süreye tâbi olmadığını, bu hususun icra mahkemesince doğrudan doğruya dikkate alınacağını…” (Yargıtay 12’nci HD 29/9/2011 G., 1687/17075)
  11. Yargıtay İİD 15/5/1970 G., 5695/5575; (akt.) Nazif Kaçak, İlâmlı İcra¸ Seçkin Yayınları, Ankara 2007, s. 505.
  12. Yargıtay İİD 12/11/1964 G., 1264/12773; (akt.) Kaçak, s. 507.
  13. Yargıtay 12’nci HD 31/5/2001 G., 8755/9691; (akt.) Mahmut Coşkun, İcra ve İflas Kanunu, C. 1, Seçkin Yayınları, Ankara 2012, s. 613.
  14. “Alacaklılar tarafından mahkemece tefhim edilen kısa karara dayalı olarak ilâmlı icra takibine geçildiği ve borçluya örnek 5 nolu icra emrinin tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. İİK’nun 32. maddesi uyarınca; ‘para borcuna veya teminat verilmesine dair olan ilâm icra dairesine verilince icra memuru borçluya bir icra emri tebliğ eder’. HUMK’nun 392. maddesinde ise, ‘karar tahrir ve imza olunduktan sonra suretleri bir hafta içinde başkâtip tarafından iki taraftan her birine makbuz mukabilinde verilir ve bir nüshası da dosyasında hıfzolunur. Suretler asılları gibi imza olunmakla beraber bunlara mahkemenin mührü vazedilmek lazımdır. İki taraftan her birine verilen suretler ilâmdır’ hükmü yer almaktadır. Somut olayda takip dayanağı HUMK’ nun 381. maddesi uyarınca mahkemece tefhim edilen kısa karar olup anılan kısa karar HUMK’ nun 392. maddesinde belirtilen nitelikte ilâm niteliğinde değildir. Bu nedenle ilâm niteliğinde olmayan kısa karara dayalı olarak ilâmlı icra takibi yapılamayacağından mahkemece şikâyetin kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.” (Yargıtay 12’nci HD 28/3/2006, 4784/6231; Mustafa Oskay, Coşkun Koçak, Adnan Deynekli, Ayhan Doğan, İİK Şerhi, C. 1, Turhan Kitabevi, Ankara 2007, s. 528; (akt.) Aytül Rabia Bakır, Para Alacağı Dışındaki İlâmların İcrası, (dan. Muhammet Özekes), Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2010, s. 6.)
  15. Pekcanıtez/Atalay/Özkan/Özekes, s. 332.
  16. “Takip talebinde İİK’nın 58/3. maddesinde öngörülen yabancı para alacağı tutarının TL. karşılığı gösterilmiştir. İİK’nın 41. maddesinin göndermesi ile, ilamlı takipte de uygulanması gereken aynı yasanın 60. maddesi gereğince icra emrinde bu zorunluluğun yerine getirilmesi gerekir. Bu zorunluluk kamu düzeni ile ilgili olduğundan icra mahkemesince kendiliğinden gözetilmelidir.” (Yargıtay 12’nci HD 30/10/2000 G., 15504/16201; (akt.) Coşkun, s. 703.)
  17. “İİK’nın 58/3. maddesine göre alacağın Türk parası ile tutarının takip talepnamesinde gösterilmesi zorunludur. Aynı zorunluluk, İİK’nın 41. maddesi delaletiyle icra emri için de geçerlidir. İncelenen takip talepnamesi ve icra emrinde alacak Amerikan doları olarak gösterilmiş Türk Parası karşılığı belirtilmemiştir. Bu noksanlık kamu düzeni ve devletin hükümranlık hakları ile ilgili olup, takibin her safhasında doğrudan doğruya göz önünde tutulmalıdır. (Hukuk Genel Kurulu’nun 12/05/1999 tarih, 99/12-271 esas, 99/301 karar sayılı kararı) O halde Mahkemece re’sen takibin iptaline karar verilmesi gerekirken işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” (Yargıtay 12’nci HD 8/11/2015 G., 17519/21411; (akt.) Coşkun, s. 702.) Bkz. aynı doğrultuda: Yargıtay 12’nci HD 14/7/2009 G., 8361/15839; 17/2/2009 G., 2008/22804, 2909; 23/9/2008 G., 12818/16115; 17/10/2006 G., 16585/19515)
  18. Coşkun, s. 333.
  19. “Alacaklı tarafından borçlu hakkında ilamların icrası yoluyla icra takibinde bulunulduğu borçlu vekilince İcra Mahkemesine başvurularak icra emrine dayanak ilam sureti eklenmediğinden bahisle icra emrinin iptaline karar verilmesinin istendiği, Mahkemece de istem doğrultusunda karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK’nın 32. maddesi aynen; “para borcuna veya teminat verilmesine dair olan ilam icra dairesine verilince icra müdürü borçluya bir icra emri tebliğ eder. Bu emirde 24. maddede yazılanlardan başka hükmolunan şeyin cinsi ve miktarı gösterilir” hükmünü içermektedir. Anılan maddede icra emriyle birlikte dayanak ilamın borçluya gönderileceğine dair yasal bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Mahkemece borçlunun şikayetinin reddi yerine genel haciz yoluyla yapılan takiplerde uygulanması gereken İİK’nın 58 ve 61. maddelerindeki prosedürün gerekçe gösterilerek yazılı şekilde takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.” (Yargıtay 12’nci HD 21/12/2005 G., 23319/25635; (akt.) Coşkun, s. 702.)
  1. HİGM’nin 31/3/1967 günlü 11914 sayılı görüşü; (akt.) Talih Uyar, İcra ve İflâs Kanunu Şerhi, C. 2, Ankara 2004, s. 2811.
  2. HİGM’nin 23/5/1967 günlü 11223 sayılı görüşü; (akt.) Uyar, –Kanun, s. 2811.
  3. Kaçak, s. 502.
  4. Yargıtay 12’nci HD 8/3/1976 G., 365/2380; (akt.) Kaçak, s. 508.
  5. Yargıtay HGK 2/7/2003 G., 12-442/445; http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=18659, [10/12/2018].
  6. Yargıtay 15’inci HD 2/11/2004 G., 2041/5550; http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=18659, [10/12/2018].
  7. “En önemlisi ilamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Diğer bir anlatımla hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. O nedenle mahtud yetkili İcra Tetkik Mercii Hakimi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yoluyla belirleme yetkisine sahip değildir.” (Yargıtay HGK 8/10/1997 G., 12-517/776) Aynı doğrultudaki kararlar: Yargıtay 12’nci HD 21/6/2010 G., 3615/16023, 13/5/2014 G., 12281/1419; 6/3/2007 G., 1218/4048; 2/12/2005 G. 19565/12872; 21/7/2009 G. 7624/16408; 15/1/2008 G., 22140/244; 8/10/2009 G., 9550/18381.
  8. Yargıtay 12’nci HD 18/4/1988 G., 4239/5000.
  9. Yıldırım/Yıldırım, s. 314.
  10. Yıldırım/Yıldırım, s. 314-315.
  11. 14/1/2011 gün ve 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’la getirilen; gemilere ve bunlarla ilgili aynî haklara ilişkin kararların mahkeme tarafından gemi sicili müdürlüğüne re’sen bildirilerek, alacaklının talebine gerek kalmaksızın sicile işleneceğine ilişkin İİK 31/a düzenlemesinden sonra, İcra ve İflâs Kanunu Yönetmeliği’nin 25’inci maddesinde yer alan gemi üzerindeki intifa hakkının kaldırılmasına veya yükletilmesine ilişkin ilâmların yerine getirilmesinde icra emri içeriğini düzenleyen hükümler karşılıksız kalmıştır.
  12. Mal beyanında bulunulmaması durumunda tazyik hapsine ek hapis cezası öngören İİK 337’nin 1’inci fıkrası Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir: “[…] hukuk devleti ve ceza hukuku ilkeleri gereği kişi aynı eylem nedeniyle birden fazla yargılanmaz ve cezalandırılmaz. İtiraz konusu kural uyarınca, müddeti içinde mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı olarak mal beyanında bulunmayan kimse disiplin hapsi cezası ile cezalandırılmasının yanı sıra, İcra ve İflas Kanunu’nun 76. maddesine göre de mal beyanında bulunmama eylemi nedeniyle tazyik hapsi cezası ile cezalandırılabilecektir. Böyle bir olasılığın varlığı İcra ve İflas Kanunu’nun 337. maddesinde öngörülen disiplin hapsi cezasını, Anayasa’nın hukuk devleti ilkesinin düzenlendiği 2. maddesine aykırı hale getirmektedir. Bu nedenle, 337. maddenin birinci fıkrası Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.” (Anayasa Mahkemesi 28/2/2008 G., 2006/71, 69)
  13. Fatih Şirin, İcra ve İflas Hukukunda İcranın Geri Bırakılması, (dan. İbrahim Aşık), Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Medenî Usul ve İcra İflâs Hukuku, Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli 2010, s. 9.
  14. Belgesay, s. 128.
  15. Yıldırım/Yıldırım, s. 311.
  16. Ödeme, takas, tecdit, bağış, ibra gibi tüm hukukî sebepler itfa kapsamında değerlendirilmektedir. (Nilüfer Boran, İcra Takibinin İptali ve Taliki, (dan. Muhammet Özekes), Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir 2005, s. 107.)
  17. Tercan/Tercan, s. 135.
  18. Ayrıntı için bkz. Boran, s. 106-112.
  19. Boran, s. 111.
  20. Arslan/Yılmaz/Ayvaz, s. 62.
  21. 538 sayılı Yasa ile 1965 yılında yapılan değişiklikten önce, 33’üncü maddedeki nedenlerle icranın geri bırakılması isteğinin ileri sürülmesi bir süreye bağlı tutulmamıştı. Bu durum, kötüniyetli borçluların daha icra emrinin tebliği sırasında sahip olduğu icranın geri bırakılması sebeplerini, sırf takibi ve özellikle satışı geciktirmek için ileri sürmelerine olanak verdiği için sakıncalı idi. Bu nedenle, ilâmlı takiplerde, icra emrinin tebliğinden önceki icranın geri bırakılması sebeplerinin, işlerin süratle sonuçlandırılması bakımından icra emrinin tebliği üzerine yedi gün içinde icra mahkemesine bildirilmesi zorunluluğu kabul edilmiştir. (Şirin, s. 11.)
  22. Timuçin Muşul, Teorik ve Uygulamalı İcra ve İflâs Hukuku, C. 1, Alfa Yayınları, İstanbul 2001, s. 945.
  23. Arslan/Yılmaz/Ayvaz, s. 390.
  24. Belgesay, s. 127.
  25. Arslan/Yılmaz/Ayvaz, s. 390.
  26. Arslan/Yılmaz/Ayvaz, s. 392; Yıldırım/Yıldırım, s. 313.
  27. Koşullarına uygun bir başvuruda icra mahkemesinin icranın geri bırakılmasına karar vermekte takdir yetkisi yoktur. Yasa açıkça, “[…] senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır”, demektedir.
  28. Pekcanıtez/Atalay/Özkan/Özekes, s. 336.
  29. Arslan/Yılmaz/Ayvaz, s. 389.
  30. İİK 36/4’ün buyruk hükmü nedeniyle nafaka hükümlerinde borçluya böyle bir süre verilemez.
  31. Volkan Özçelik, İcra Müdürünün Takdir Yetkisi, Adalet Yayınevi, Ankara 2014, s. 267.

KAYNAKÇA

ARSLAN, Ramazan; YILMAZ, Ejder; AYVAZ, Sema Taşpınar, İcra ve İflâs Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 2016.

BAKIR, Aytül Rabia, Para Alacağı Dışındaki İlâmların İcrası, (dan. Muhammet Özekes), Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2010.

BELGESAY, Mustafa Reşit, İcra ve İflâs Kanunu Şerhi, Sucuoğlu Matbaası, İstanbul 1948.

BORAN, Nilüfer, İcra Takibinin İptali ve Taliki, (dan. Muhammet Özekes), Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir 2005.

COŞKUN, Mahmut, İcra ve İflas Kanunu, C. 1, Seçkin Yayınları, Ankara 2012.

KAÇAK, Nazif, İlâmlı İcra, Seçkin Yayınları, Ankara 2007.

KONURALP, Serhat Cengiz, İcra ve İflas Hukukunda İhtiyati Tedbirler, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2013.

MUŞUL, Timuçin, Teorik ve Uygulamalı İcra ve İflâs Hukuku, C. 1, Alfa Yayınları, İstanbul 2001.

OSKAY, Mustafa; KOÇAK, Coşkun; DEYNEKLİ, Adnan; DOĞAN, Ayhan, İİK Şerhi, C. 1, Turhan Kitabevi, Ankara 2007.

ÖZÇELİK, Volkan, İcra Müdürünün Takdir Yetkisi, Adalet Yayınevi, Ankara 2014.

PEKCANITEZ, Hakan; ATALAY, Oğuz; ÖZKAN, Meral Sungurtekin; ÖZEKES, Muhammet, İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, Ankara 2016.

ŞİRİN, Fatih, İcra ve İflas Hukukunda İcranın Geri Bırakılması, (dan. İbrahim Aşık), Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Medenî Usul ve İcra İflâs Hukuku Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli 2010.

TANRIVER, Süha, İlamlı İcra Takibinin Dayanakları ve İcranın İadesi, Yetkin Yayınları, Ankara 1996.

TERCAN, Erdal; TERCAN, Süheyla, İcra ve İflâs Hukuku, Gazi Kitabevi, Ankara 2005.

UYAR, Talih, İcra ve İflâs Kanunu Şerhi, C. 2, Ankara 2004.

————————  “İlama Aykırı Yapılan İcra Takiplerinin İptali”, Ankara Barosu Dergisi, Sa. 2014/2, s. 477-488.

ÖZÇELİK, Volkan, İcra Müdürünün Takdir Yetkisi, Adalet Yayınevi, Ankara 2014.

YILDIRIM, Mehmet Kâmil; YILDIRIM, Nevhis Deren, İcra Hukuku, Beta Yayınları, İstanbul 2012.

Eklenme:
15/4/2020, 15:57
Son Düzenlenme:
15/4/2020, 17:24
Alptürk KAYA, İcra Emri, İçeriği ve İcranın Geri Bırakılması; http://alpturkkaya.av.tr/hukuk/ozel-hukuk/icra-iflas-hukuku/icra-emri-icerigi-ve-icranin-geri-birakilmasi/, [24/1/2023].
Yazılı içerik kaynak gösterilmek koşuluyla alıntılanabilir. Kaynak gösterilmeden yapılan alıntılar, 6098 sayılı Türk Borçlar Yasası’nın vekâletsiz iş görme hükümleri ile 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası’nın aşırmacılıkla ilgili hükümleri uyarınca maddî ve tüzel sorumluluk doğurur. Görsel içeriğin çoğaltılmasına, kullanılmasına veya kaynağı gösterilse bile alıntılanmasına onam verilmemektedir. Aykırı eylemler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca sorumluluğa neden olur.

Av. Alptürk KAYA
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni 2017 yılında onur derecesiyle bitirmiştir. Ankara Barosu üyesi olup, 2018 yılından bu yana serbest avukatlık yapmaktadır.

Interest rei publicae, ut sint finis litium.